Teknoloji şirketlerinin ekonomik kazanç elde etme yarışı dikkatleri çok önemli sorulardan uzaklaştırıyor. Meta evrenler güvenli olacak mı? Olumsuz deneyimlerin önüne geçebilmek için şimdiden neler yapılabilir? Bu yazımızda tüm bu büyüleyici gelişmelerin, yeni imkan ve olasılıkların hangi etik sorunları beraberinde getirdiğini inceliyoruz.
İçerik Başlıkları
Metaverse Nedir?
Fiziksel ve dijital dünyaların/kimliklerin bir karışımı olarak tanımlanabilen metaverse, ‘’meta (öte)’’ ve ‘’universe (evren)’’ kelimelerinin birleşimidir. Metaverse ile vadedilen şey hiper gerçek bir alternatif dünyadır. Fransız filozof ve sosyolog Jean Baudrillard hiper gerçeklik terimini, gerçekliğin ve simülasyonun iç içe geçtiği ve ikisi arasındaki ayrımların gözden kaçtığı durumlar olarak tanımlamıştır. Baudrillard’ın hiper gerçeklik teriminde, tüm anlam ve değerler simüle edilmiş olan dünyada yeniden üretilirdi. Bu nedenle de gerçek dünyadan çok daha önemliydi.
Şu anda çoğunlukla oyun endüstrisinde (Second Life, Fortnite) birden fazla metaverse mevcuttur. Fakat Mark Zuckerberg, önümüzdeki 5-10 yıl içinde metaverselerin iş, seyahat, sosyalleşme, alışveriş ve öğrenme gibi hayatımızın birçok alanında yer alacağına inandığını her fırsatta dile getirmektedir. Analist firma Gartner tarafından hazırlanan bir rapor da bu düşünceyi destekler nitelikte. Rapora göre, 2026 yılına kadar insanların %25’i metaversede günde en az bir saatini geçirecek.
Meta Evrenlerin Taşıdığı Riskler
Metaverse üzerine çalışmaları bulunan girişimciler arasında yer alan Epyllion Companies CEO’su Matthew Ball, metaverselerin üç özelliği üzerinde duruyor:
- Metaverse platformlarının üç boyutlu oluşu
- Metaverselerin kalıcılığı/sürekliliği
- Dijital kimliklerin ve malların farklı platformlar arasında aktarılabilir oluşu
Metaverse çalışmalarının önde gelen isimlerinden biri olan Ball ve meta veri deposu oluşturucuları bu özelliklerin her birinin kullanıcılar için faydalı özellikler olduğunu savunuyor. OASIS (Organization for the Advancement of Structured Information Standards) kurucu ortağı Tiffany Xingyu Wang ise her bir özelliğin aynı zamanda çok önemli riskler taşıdığına da inananlardan. Örneğin:
- Üç boyutlu evrenler ve kalıcılık/süreklilik herhangi bir toksisitenin etkisini artıracaktır
- Dijital kimlik ve malların platformlar arasındaki geçişkenliği içerik denetimini zorlaştıracaktır
Meta Evrenlerle İlgili Etik Sorunlar
Metaverse, eşsiz deneyimler ile yeni bir dünyanın parçası olma şansını sunuyor. Şirketler müşterileri ile iletişimlerini meta evrenlerde tamamen yeni yollarla kurmayı planlıyor. Fakat bu sonsuz olasılıklar dünyası bir dizi zorluğa da ev sahipliği yapmakta. Sınır ihlalleri, gizlilik ve yaşanabilecek başlıca etik sorunlar ise bu zorluklardan birkaçı.
1. Temsil Sorunu
Heidrick & Struggles isimli şirket yakın zamanda ABD ve Avrupa’da bir çalışma yürüttü. Çalışmanın sonuçlarına göre, veri analitiği ve yapay zeka yöneticilerinin yaklaşık %80’i erkek ve %65’i beyaz. Kadın temsili ve ırksal çeşitlilik ise oldukça sınırlı. Alanda çalışanların ezici çoğunluğunu beyaz erkeklerin oluşturması, kadınların ve çeşitli ırklardan bireylerin güvenlik, ihtiyaç, istek ve tercihlerinin anlaşılması ve karşılanması önündeki engellerin başında geliyor.
Bir platformun davranış kuralları toplumun ayrıcalıklı bir grubu tarafından yazılıyorsa, imkanları kısıtlı gruplara karşı olabilecek olası ırkçılık ve nefret söylemi konusunda kapsayıcı ve temkinli olmanız imkansız.
Herkesin eşit olarak temsil edildiği ve eşit fırsatlara sahip olduğu dijital bir dünyada yaşamaya yakın bile değilken, meta evrenlerin fiziksel dünyadan çok farklı olacağı vaadi özellikle azınlık gruplar için henüz uygulanabilir bir vaad değil. World of Women, Digi-Gxl ve The Institute of Digital Fashion gibi meta veri tabanında temsil ve kapsayıcılığa vurgu yapan ve dijital modayı, sanatı ve kendini ifade etme alanlarını demokratikleştiren topluluklar mevcut. Fakat çeşitlilik ve kapsayıcılığa alan açan bu gibi toplulukların sayısı oldukça sınırlı. Dahil etme yalnızca bir terim olmaktan çıkıp uygulanabilir hale getirilmediği sürece de metaverselerin mevcut dijital dünyanın başka bir toksik bölümünden daha fazlası olması ne yazık ki mümkün görünmüyor.
2. Siber Zorbalık
Nina Jane Patel, metaverse üzerine araştırma yapan bir psikoterapisttir. Geçtiğimiz günlerde Facebook’un Horizon Worlds Metaverse’ünde cinsel şiddet mağduru olmuştur. Nina, yaşadığı şeyi gerçek hayatta yaşanmış gibi hissettiğini söylemiştir.
Sosyal medya platformları zorbalığın ve her türlü nefret söyleminin yeniden üretildiği alanlar. İnternet ve sosyal medya ile bir bilgisayarın ya da telefonun ekranının ardından, insanların gerçek hayatta belki de asla ifade etmeye cesaret edemeyecekleri fikirlerini ve isteklerini çok rahat bir şekilde dile getirebildiklerini deneyimliyoruz. Bu alanlardaki yasa ve hukuki uygulamalar da çoğu zaman teknolojik gelişmelerin gerisinde kalıyor.
İnsanlar henüz meta evrenlere katılmamışken, kullanıcı odaklı etik kavramların üzerinde durulması ve kullanıcıların hayatlarını etkileyebilecek hem bireysel hem de toplumsal sorunların önceden belirlenmesi gerekmektedir. Taciz ve sözlü saldırılar internette çok uzun süredir görmezden geliniyor. Metaverse içinde çok duyulu deneyimleri barındırdığı için kullanıcılara sunulan hiper gerçeklik deneyimi, duyusal aşırı yüklenmeyi de içerir. Bu sebeple de yaşanabilecek olumsuz deneyimlere karşı çok daha hassas olunmalıdır.
The OASIS Safety Standards, platformların başlangıcından itibaren nefret söyleminin, kötüye kullanımın ve diğer toksisite biçimlerinin üç boyutlu dijital alanlara girebilmesini engellemek için bol miktarda kaynak harcanmasını şart koşuyor. Tiffany Xingyu Wang da yanlış davranışları hızlı ve doğru bir şekilde izlemek için yapay zeka kullanımının çok daha önemli olacağını vurguluyor.
CCDH (Center for Countering Digital Hate) CEO’su Imran Ahmed ise meta evrenlerde yaşanabilecek siber zorbalıklar ile ilgili şunları söylemiştir:
Ebeveynlerin, çocuklarının meta veriye erişimi konusunda dikkatli olmaları gerekecek. Bence ebeveynler kendilerine şunu soracaklar: Çocuklarımı kimin etkilediğine, kimin onlara zorbalık edebileceğine ve siber uzayda güvende olup olmadıklarına karar vermekten sorumlu kişinin Mark Zuckerberg olduğunu bilmek beni güvende hissettiriyor mu?
3. Kimlik ve Kimlik Doğrulama
NFT’lerin (dijital varlıklara benzersiz kodlar yerleştirmek için blok zincirine dayanan veri birimi, non-fungible token) kullanımı, metaverse kullanıcılarına otantik avatarlar oluşturma şansını veriyor. Fakat kullanıcıların dijital avatarları fiziksel özelliklerini yansıtacak mı? Metaverse kullanıcılarının dijital görüntüleri gerçek görüntülerinin bir benzeri mi olacak? Yoksa kullanıcılar meta veri tabanında kendilerini nasıl tanımladıkları konusunda özgür mü olacaklar? Kullanıcıların tek bir görünümü mü olacak? Yoksa farklı meta veri ortamlarında farklı avatarlar kullanabilecekler mi?
Meta, kullanıcıların sanal kimliklerinin/avatarlarının sonsuz sayıda seçenek ile ifade edilebileceğini ve kullanıcıların istediği kadar değişken olabileceğini vurguladı. Kullanıcılar meta veri tabanında istedikleri herhangi bir şey olabilirlerse, kimlik insanların doğuştan sahip olduğu bir şey olmak yerine kullanıcıların seçebileceği bir şey haline gelmiş olacak. Bu, aynı zamanda kimliklerin sınırlarını daha az keskin ve daha bulanık hale getirecek. Fakat kullanıcıların kendilerini farklı bir ten rengi veya cinsiyetle temsil ettiği durumlarda neler olacak? Buna hangi durumlarda izin verilip hangi durumlarda izin verilmeyeceği hala bir soru işareti. Irk, cinsiyet ve ten rengine dayalı dijital avatarların fiyatlarındaki farklılıklar da kişilerin istedikleri kimlikleri oluşturmalarını engelliyor.
Metaverse’ü bir oyun olarak değil, bunun yerine milyonların kendisini ifade edeceği bir yer olarak hayal edin.
Botlar kullanıcıların tarzını, verilerini, varlıklarını, kişiliğini ve tüm kimlik bilgilerini kolayca taklit edebildiği için bir başka sorun, kullanıcıların kimliklerini nasıl kanıtlayacaklarıdır. Kimlik doğrulama için yüz taramaları, retina taramaları, ses tanıma gibi farklı doğrulama yöntemlerine ve daha yeni doğrulama yöntemlerine ihtiyaç duyulacaktır. Fakat MIT ve Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yüz analiz programlarının hem cilt tipi hem de cinsiyet önyargılarına sahip olduklarını gösteriyor. Yapay zeka sistemleri yüz tanıma programlarında açık tenli erkekler için %0,8 olan hata oranı koyu tenli kadınlar için %34,7.
4. Veri Gizliliği
Meta evrenlerin, insanların fiziksel olarak orada olduklarını hissedebilecekleri bir alan haline gelmesi VR tabanlı sosyal medya hesaplarına geçişi zorunlu kılacaktır. Dokunsal ve hareket yakalama teknolojilerinin de tamamen yeni bir seviyeye ilerlemeleri gerekecektir. Tıpkı sosyal medya platformlarında olduğu gibi, metaverse geliştikçe ve kullanıcılar tarafından daha çok ilgi görmeye başladıkça, kişisel verilerin gizliliği ile ilgili sorunlar da ön plana çıkacaktır.
Geleneksel sosyal medyaya kıyasla, meta evrenlerde hakkımızda çok daha fazla bilgi toplanabilecek. Avatarlar, meta veri tabanındaki etkileşimleri sırasında yüz ifadeleri, jestler ve diğer tepki türlerini üretecek. Halihazırda verilerimizi kullanan şirketler, davranış örüntülerimiz hakkında da fikir sahibi olacak ve onları modelleyebilecek. Şirketler, katılımcılar metaverselerindeyken davranışları, duygusal tepkileri, kontrol edilemeyen fizyolojik tepkileri, yüz ifadeleri ve ses tonlamaları başta olmak üzere biyometrik verileri gerçek zamanlı olarak izleyebilecek.
Electronic Frontier Foundation ve Big Tech gibi dijital hak savunucuları ve sektörü takip eden uzmanlar, hükümetlerin VR teknolojisi ile biyometrik verilere ulaşmasını engelleyen ve kullanıcıları veri toplamadan koruyacak çok az şeyin olduğunu vurguluyor.
Metaverse ve beraberinde getirdiği etik sorunları ele aldığımız bu yazımız ilginizi çektiyse bir diğer yazımız olan Web 3.0 Nedir? Blockchain ve Metaverse Bağlantısı başlıklı içeriğimize de göz atabilirsiniz.