Gerilim ve dram film türleriyle tanınan M. Night Shyamalan’ın yönetmenliğini yaptığı, süper kahramanvari filmlere farklı bir bakış açısı getiren ve birbirini takip eden 3 film olan Unbreakable Split ve Glass üçlemesinin incelemesi ve özetine yer verdik.
İçerik Başlıkları
M. Night Shyamalan Kimdir?
Asıl adı Manoj Nelliyattu Shyamalan olan M. Night Shyamalan, Hindistan’da doğup Pennsylvania, ABD’de büyüdü. Özellikle popüler olan Sixth Tense (Altıncı His), The Village (Köy) ve Signs (İşaretler) filmlerinin yönetmenliğini yaptı, yönettiği her filmin senaryosunu da kendisi yazıp yapımcılığını üstlendi. Ayrıca her filminde kendisine ufak bir rol vermekte ve bu sayede her filminde görünmektedir. Gerilim, bilimkurgu, fantezi ve drama türlerini sentezleyen Shyamalan, Unbreakable, Split, Glass film üçlemesiyle de bu tarzını sürdürdü.
Unbreakable (Ölümsüz) Film Özeti ve İncelemesi
M. Night Shyamalan’nın yönetmenliğini yaptığı film üçlemesinin ilk filmi olan Unbreakable (Ölümsüz), David adındaki adamın ilginç hikayesini konu alıyor. Kimsenin sağ kalmadığı ölümcül bir tren kazasından tek bir çizik almadan kurtulan David Dunn (Bruce Wills), güvenlik görevlisi olarak çalışmaktadır. Bir gün Elijah Price (Samuel J. Jackson) adındaki çılgın çizgi roman koleksiyoncusu, David’e üzerinde “Hayatının kaç gününde hasta oldun?” sorusunun yazılı olduğu bir not gönderir. David ömrü boyunca tek bir gün bile hasta olmamıştır. Elijah, David hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyordur çünkü hayatını sürekli hastanede ya da tekerlekli sandalyede geçirmesine neden olan, kemiklerini adeta bir cam gibi kırılgan yapan çok nadir bir hastalığa sahiptir. Ve Elijah, kendinin hayattaki karşıtını aramaktadır. David gizli kimliğini keşfetmeye başlarken hayattaki amacını daha iyi anlamaya başlar. Bir nesneye ya da bir canlıya zarar veren herhangi bir insana dokunduğunda nasıl yaptığı David’in gözünün önüne gelmektedir. Bu zamanla bazı şeyleri engellemesine sebep olacaktır. Elijah ve David bu şekilde ilerlerken filmin başında da hissettirilen detaylar yavaş yavaş anlam kazanır. Mr. Glass göründüğü kadar masum değildir. David’i bulma amacıyla birçok çok kazanın gerçekleşmesini sağlayan Elijah, binlerce insanın ölmesine neden olmuştur.
Çizgi roman karelerini anlatan kamera açıları ve ortamın koyu renk paleti ağırlıklı kasvetli havasıyla Unbreakable’ın klişe bir süper kahraman filminden daha fazlası olması, filmi izlemek için iyi bir sebep. Unbreakable (Ölümsüz), vurdulu kırdılı dövüş sahneleri yerine bir süper kahramanın ortaya çıkışı, ruhsal durumu ve ailesi ile ilişkisi gibi konuları günlük hayattan gerçekçi şekilde ele alıyor. M. Night Shyamalan’nın “Altıncı his” filminden de alışkın olduğumuz gizemli tekniğinin film boyunca hissettirilmesi bir yana, filmin finalinde çoğu şey net bir şekilde anlam kazanıyor. Çok büyük bir twist olmasa da keyifli bir his uyandırıyor. İşleyişinin bu derece ağır olması çoğu insana hitap etmeyebilir ama birkaç mantık hatasını da göz ardı edersek oldukça iyi bir film.
Split (Parçalanmış) Film Özeti ve İncelemesi
Unbreakable, Split, Glass serisinin ikinci filmi olan Split (Parçalanmış), çoklu kişilik bozukluğu olarak da adlandırılan dissosiyatif kişilik bozukluğuna sahip, 23 kişiliği bulunan bir adamın 3 genç kızı kaçırmasıyla başlıyor. Bu kişiliklerden en baskın ve suça meyilli olan Kevin (James McAvoy), kızları bodruma hapsettikten sonra diğer kişiliklerin de zamanla kızlarla farklı ilişkiler içinde olması durumu karıştırır ve daha tehlikeli bir hal alır. Obsesif kompulsif Dennis’ten 9 yaşındaki eğlenceli Hedwig’e, İngiliz Patricia’dan gösterişli New York moda tutkunu Barry’ye pek çok kimliği zaman zaman ortaya çıkarak kendini gösterir. Ama asıl tehlikeli olan şey onları beklemektedir. Kevin, 23 kişiliğinin dışında son kimliği olan “Canavar” ın sinyallerini vermektedir. Çok büyük bir güce sahip canavar kimliği, acıyı hissetmez, hatta silahla bile yaralanamaz derecede tehlikelidir. Bu kişilik, Kevin’ın çalıştığı hayvanat bahçesinde bulunan hayvanların bir karışımından oluşmuştur. Bu kişiliği korkunç bir canavara dönüşür ve herkesi katletmeye başlar, Casey (Anya Taylor Joy) dışında. Kızın karnında eskiden kalan yara izlerini görüp onun da zamanında acı çektiğini anlayan Canavar, son cümlesini söyler ve kızı serbest bırakır:
Kırılmış olanlar, gelişmiş olanlardır.
Parçalanmış, M. Night Shyamalan’nın diğer filmlerine nazaran daha sade ve gergin atmosferiyle seyirciyi de olayların içine alıyor. Gerilimden çok psikolojik yönü ağır basan Split, James McAvoy’un kusursuz oyunculuğuyla adeta hayat bulmuş. Filmdeki bir diğer güzel detay da yapılan Unbreakable (Ölümsüz) göndermeleri. Hatta filmin son 30 saniyesinde David Dunn’u (Bruce Wills) o klasik müziğiyle beraber görüyoruz ve oldukça keyifli oluyor. Filmin zayıf yanlarından biri ise müzikleri, bu kadar psikolojik bir filmde müziklerin önemi göz önüne alındığında, düzgün bir kullanım olsaydı filmin ne kadar güzelleşeceği aşikar. Ayrıca senaryodaki bir takım eksiklikler ya da mantık hataları da bulunuyor. Örneğin, doktorun Kevin hakkında bir şeylerden şüphelendikten sonra polise haber vermek yerine kendi başına kahramanlık yapmaya çalışması oldukça saçmaydı. Ama genel olarak baktığımızda net olarak ortalamanın üstünde, gayet güzel zaman geçirilip tavsiye edilebilecek bir film.
Glass (Cam) Film Özeti ve İncelemesi
Üçlemenin son filmi Glass (Cam), Split ve Unbreakable filmlerinin birleşimi şeklinde. Filmde, özel güçleri olan David Dunn, çoklu kişilik bozukluğuna sahip Kevin ve David’in baş düşmanı Elijah Price bir akıl hastanesinde Dr. Ellie tarafından bir araya getirilir. Kevin 3 kızı kaçırdıktan sonra David onun peşine düşmüştür. İkili bir hesaplaşma yaşar ve bundan sonra silahlı kuvvetler yardımıyla bir şekilde Dr Ellie Staple’ın eline düşerler. Dr. Staple, her birinin beyinlerinin ön kısmında kendilerini süper kahramanlar sanmalarına neden olan bir hasar olduğunu rasyonelleştirmeye çalışır. Onları deli olduklarına ve aslında süper insan olmadıklarına inandırmayı planlıyordur. Ama üçü buna asla inanmaz ve kendilerini savunurlar. Staple, son değerlendirmesinin bir parçası olarak üç adamı, doğaüstü olmayan görünüşte insanüstü yetenekleri için açıklamalarla onlara meydan okuduğu bir odaya getirir. Ancak Mr. Glass ve Kevin’in bir araya gelişi, kaçınılmaz olarak bir firar ile sonuçlanır. Onları durdurabilecek tek kişi olan Dunn da arkalarından giderek ikilinin peşine düşer.
Bu üçlünün hem birbirleriyle hem Dr. Ellie’nin silahlı kuvvetleriyle savaşı, zaaflarının da bulunması yardımıyla üçünün ölümüyle sonuçlanır. Sonrasında Staple, çatışmanın güvenlik kamerası görüntülerini siler ve bir sonraki şüpheli süper insan vakasını araştırmak için planlar yapar. Ancak, bir grup çizgi roman hayranının süper bir deha hakkında konuştuğunu duyunca, Elijah’ın gizli bir planı olduğunu anlar ve onun, dövüşün güvenlik kamerası görüntülerini canlı olarak yayınladığını sağlayacak bir düzenek kurduğunu keşfeder. Özel web sitesi, onu ve organizasyonunu yenilgiye uğramıştır. Bayan Price, Joseph ve Casey, kamera görüntülerinin birer kopyasını alır, halka yayınlar ve sonunda süper insanların varlığını ortaya çıkarır.
Glass (Cam) filmi, serinin önceki iki filminden daha yüksek aksiyonlu ve daha süper kahramanvari bir film havasında geçiyor. Genel olarak seyirciyi sıkmasa da aynı konuşmaların birçok kez yapılması, flashbacklerin gereksiz fazla kullanımı (bu seyirciyi çocuk yerine koyup 10 dakika önceki sahneyi hatırlayamacağımızı düşündüklerini hissettiriyor), ister istemez süreyi uzatmak için yapıldığını belli ediyor. Ayrıca 3 ana karakter olmasını iyi kullanamanın bir sonucu olarak David (Bruce Wills) oldukça geri planda kalmış. Repliklerin de iyice basite indirgendiği film bu açılardan biraz yetersiz kalıyor. Bunun dışında oyuncuların hepsi hakkını sonuna kadar vermiş, özellikle James McAvoy inanılmaz bir oyunculuk sergilemiş. Glass’ın sonlarında üçlünün dövüş sahneleri de seyir zevki yüksek sahneler. Filmin finali de kimine göre basit gelse de en azından farklı bir şey denenip twist oluşturmaya çalışıldığı için keyifli olmuş. Kötü bir film olmamakla beraber Unbreakable, Split, Glass üçlemesinin en zayıf filmi denebilir. Yazımı, Glass’ın son monoloğuyla bitiriyorum:
Gerçekten neler yapabileceğimizi anlamamızı istemeyen bilinmeyen güçler var. Kendimizle ilgili olağandışı olduğundan şüphelendiğimiz şeylerin gerçek olduğunu bilmemizi istemiyorlar. İnanıyorum ki, herkes sadece birkaç kişinin yeteneklerini tamamen kucakladığında ne hale geldiğini görürse, diğerlerinin uyanacağına inanıyorum. Kendine inanmak bulaşıcıdır. Birbirimize süper kahraman olmak için izin veriyoruz. Başka türlü asla uyanmayacağız. Gerçeği bilmemizi istemeyen bu insanlar her kimse, bugün kaybediyorlar.
Yazımızda M. Night Shyamalan’nın film üçlemesi Unbreakable, Split ve Glass’ı inceledik. Başka bir film incelemesi okumak isterseniz “Politeknik Film İncelemesi: Politeknik Katliamı” adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.