Kadın Karakterlerin Ön Planda Olduğu 8 Kitap

Geçmişten bu yana gelen toplumda kadının geri plana itilmesi, yok sayılması ve görmezden gelinmesi üzerine birçok olay yaşanmıştır, halen de yaşanmaktadır. Kadının toplumda var olduğunun kanıtı olan, kadın mücadelesini anlatan kitaplarla sizlere kadın karakterlerin ön planda olduğu romanlar hakkında bilgi verecek, içlerinde okumadığınız kitaplar varsa tavsiyede bulunmuş olacağız. 

Toplumda bastırılmış olan kadınların sesi olmak, onlara bir el uzatmak tüm kadınların hatta kadınlardan ziyade tüm insanlığın görevi olmalıdır. İşte bu yazımızda kendini bulma yolunda emin adımlarla ilerleyen, sesini duyurmaktan çekinmeyen güçlü kadın karakterlerin bulunduğu kitapları listeledik.

Kadın yazar denilince aklımıza gelen yazarlardan satırlar boyunca okuyup yüreğimize dokunan kült kadın roman karakterlerinin bulunduğu bu listemizde sırasız sekiz kitabı sizlerle buluşturuyoruz.

1. Kate Chopin – Uyanış

Uyanış
Uyanış

Bir kadının kendi gücünün farkına varmasıyla yaşadığı değişimi ve kendi ayakları üzerinde durmasını, kadın olarak da her şeyi başarabileceğini konu alan Uyanış, Kate Chopin’in şüphesiz parmakla gösterilebilecek eserlerinden biridir.

Konusu bakımından bazı okurlar ve eleştirmenler tarafından Madam Bovary’e benzetilse de Uyanış yayımlandığı yıl olan 1899’da Amerikan kamuoyunu oldukça sarsmıştır. Chopin’in bu feminist düşünce yapısı kendinden sonraki yazarlara da öncülük etmesiyle 20. yüzyıl ile Uyanış yeniden gündeme gelmiş ve Chopin’i Amerikan Edebiyatı’nda önemli bir yere koymuştur.

“Belki de, ömür boyu hayallerle yaşayan bir budala olarak kalmaktansa uyanmak daha iyidir, acı çekecek olsak bile.”

2. Virginia Woolf – Kendine Ait Bir Oda

Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda

Bizler Kendine Ait Bir Oda’yı Woolf’un ünlü kitabı olarak tanısak da aslında 1929’da yayımlanan uzun makalesidir. Kadınların ancak kendine ait bir odaları ve paraları olursa bir şeyler üretebileceğinin üzerinde duran Woolf yüzyıllarca süren kadınlara yönelik önyargıların finansal ve eğitimsel eksikliğe dayandığını ileri sürer. Kitapta kadın sanatçıların statülerine değinirken kadınları edebi üretim konusunda yetersiz bulan ataerkil düşünceyle de savaşır.

“İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne bir sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı.”

3. Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu

Çalıkuşu
Çalıkuşu

Çalıkuşu, Reşat Nuri’nin ilk olarak yayımladığı İstanbul Kızı adlı dört perdelik piyesinin devamı ve roman halini almış şeklidir. Reşat Nuri Çalıkuşu’nda Feride karakterinin ağzından onun anılarını anlatır. İstanbul’un köklü ailelerinden birinin kızı olan Feride ailesini kaybetmesinin üzerine çok sevdiği nişanlısının da ihanetiyle öğretmenlik mesleğine girer.

Böylece kendini mesleğine ve ideallerine adarken Anadolu’yu da karış karış gezmektedir. Çalıkuşu ne kadar romantik ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir kitap gibi görünse de Feride’nin kitabın ilerleyen sayfalarında büründüğü kişilik ile toplumsal yargıları yıkan ve kadının toplum içerisinde tek başına var olabileceğini vurgulayan değerli romanlardan biridir.

“Üzülme Çalıkuşu, hiçbir şey kazanamadınsa geçinmek, yaşamak ve tahammül etmenin ne olduğunu da mı öğrenemedin? Bu az kazanç mı?”

4. Charlotte Bronte – Jane Eyre

Jane Eyre
Jane Eyre

Jane Eyre henüz on sekiz yaşındayken öksüz kalan bir kızın kendisini hiç sevmeyen yengesinin yanında yaşamasını ve bu yaşamdan kurtularak genç bir kızdan güçlü bir kadına dönüşerek kendi ayakları üzerinde durmasını konu alır. 19. yüzyıl İngiltere’sinde çoğu insan tarafından kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk roman olarak kabul edilir.

“Bir kadın, geleneklerin kendisi için yeterli saydığı şeylerden daha fazlasını yapmak, öğrenmek isterse onu kınamak, alaya almak düşüncesizliktir.”

5. Gustave Flaubert – Madam Bovary

Madam Bovary
Madam Bovary

Flaubert’in ilk kitabı olan Madam Bovary, yaşadığı sıkıcı hayattan kurtulmak ve elde ettiklerinden tatmin olmayıp daha fazlası için sınırlarını zorlayan bir kadını konu almaktadır. Realizm akımının ilk örneği olan Madam Bovary ile birlikte bovarizm akımı oluşmuştur.

Romandaki baş karakter olan Emma Bovary’in zenginlik ve güzellik tutkusuyla hiçbir şeyden tatmin olamayışından kaynaklı psikolojide bovarizm tatminsizlik anlamına gelen bir hastalık olarak yer almıştır.

“… hani insan, hiçbir şeye karşı ilgisi, hiçbir şeyden umudu kalmayınca hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur, kendinde işte öyle bir hal hissetmeye başlıyordu.”

6. Lou Andreas-Salome – Arayışlar

Arayışlar
Arayışlar

Bir kadın olarak bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olmak mı yoksa bağımsızlık kılıcına kuşanmak mı? İşte Salome Arayışlar kitabında tam da bu soruya cevap veriyor. Bir kadının duyduğu çılgın aşkın sona ermesiyle sanatına dört elle sarılıp bağımsızlığını kazanmasını okuduğumuz satırlarda Salome adeta kendi yaşadığı ikilemleri konu almıştır.

Hakkında Freud‘un, “Korkunç bir zekâ… Onun yanına yaklaşan herkes, varlığının samimiyetinden ve uyumundan çok güçlü bir biçimde etkilenirdi,” dediği yazar şüphesiz döneminde özgürlüğüyle kendine hayran bırakırken kadınların kazanmasını istediği hayatı kitaplarında açıkça işlemiştir.

“Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun!”

7. Reşat Nuri Güntekin – Acımak

Acımak
Acımak

Reşat Nuri’nin alışık olduğumuz yazımıyla genç ve acıma duygusunu geçmişin sıcak döşeklerinde bırakmış olan Zehra Öğretmen’in yıllar evvel gördüğü babasından hastalık haberinin gelmesiyle yola düşüşünü ve bu yolda geçmişte yaşadıklarını hatırlamasını konu alıyor Acımak.

Ablasını küçük yaşta kaybetmiş, babasını içkiyle ve kirli sakalıyla anımsayan, annesini ve anneannesini ard arda kaybetmiş Zehra için acımak artık yalnızca dillerdeki bir sözcük olsa da çıktığı eve dönüş yolunun bitmesi ve evde karşılaştığı sandıktaki gerçeklerle işler değişir. Reşat Nuri Acımak ile okurlarına yürek burkan bir hikayenin yanında bakış açısı konusunda da değişimi amaçlamıştır.

“Uğranılan haksızlıklara ve hakaretlere koyun gibi tahammül etmemek insanlığın başlangıcıdır evlât.”

8. Lou Andreas-Salome – Feniçka

Feniçka
Feniçka

Feniçka, gelenekselleşmiş cinsiyetler arası ilişkileri umursamayan bir kadının erkek bir psikoloğun gözünden anlatılmasını konu almaktadır. Psikolog düşüncelerinde kadınları koyduğu kalıpları Feniçka ile aşarken kadınlara insan olarak bakmayı öğrenir.

Döneminde gündemde olan Salome, çoğu kitabında olduğu gibi burada da bir kadının kendi başına bir şeyleri başarabileceğini konu alır. Gerçek dünyadaki kalıpların da karılmasına ön ayak olan bu düşünce tarzı kitapta doğru işleyerek okuyucuya güzel satırlar sunar.

“İnsan; kadınları ister idealize etsin, ister şeytanileştirsin. Her durumda erkeğe bağlı değerlendirip, basitleştiriyordu.”

Kitaplarla ilgili içerikler hoşunuza gidiyorsa sitemizde bulunan 14 Şubat Sevgililer Günü İçin 14 Şiir Kitabı Önerisi adlı içeriğimize de göz atabilirsiniz.

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler