Snuff Film Nedir? Thesis (Tez) Film İncelemesi

Snuff film nedir

İşkence, cinayet ve tecavüz içerikli snuff filmlerin ne olduğunu ve gerçek olma ihtimalleri hakkındaki iddiaları ele alıp snuff filmler konulu İspanyol gerilim filmi Thesis (Tez)’in incelemesini yapıyoruz.

Snuff filmler, adını ilk başta mum alevini söndürmek anlamına gelen “snuff” kelimesinden almıştır, ancak bir noktada bu kelime öldürmek anlamına gelen argo bir kelimeye dönüşmüştür.

Snuff filmlerin tarihsel tanımları farklılık gösterir; bazıları bunların doruk noktasında ölümü içeren pornografik filmler olduğunu iddia ederken diğerleri bunların filme alınmış gerçek cinayetler olduğunu iddia eder.

Bir filmin snuff film olarak kabul edilebilmesinin şartları vardır. Ana tanım, gazetecilik, sosyal medya veya CCTV’de ölümle sonuçlanan bir şiddet eyleminin haberleştirilmesinin aksine, sonuçtan kâr elde etme niyetiyle ekranda birisini öldürmenin ardındaki mali motivasyonu gerektirir.

Snuff filmler
Snuff filmler

Snuff filmleri, mağdurun öldürüldüğü cinsel şiddetin canlı videolarıdır. Genellikle aşırı taciz ve rızası olmayan çocuklara ve kadınlara yönelik nedensiz şiddet içeren seks ve işkence filmlerinin en uç noktasıdırlar.

Bu tür videolar çok büyük bir pazara sahip, karaborsada gösterilip satılıyor ve takip edilmesi zor. Polis tarafından ele geçirilenlerin gerçekliği şüpheli ancak yine de pedofililerin, öldürme arzusu olan insanların ve cinsel sado-mazoşizmin gizli dünyasına bir pencere açıyor.

Snuff Filmler Ne Zaman Başladı?

Snuff filmi teriminin bilinen ilk kullanımı Ed Sanders’ın 1971 tarihli kitabı The Family: The Story of Charles Manson’s Dune Buggy Attack Battalion’dadır. Bu kitapta, Charles Manson’un Family grubunun bir zamanlar üyesi olan ve grubun bir zamanlar Kaliforniya’da bir kadın cinayetini kaydederek bir film yaptığını iddia eden isimsiz bir üyenin röportajı yer alıyordu.

Ancak röportaj yapılan kişi daha sonra filmi kendisinin izlemediğini ve sadece filmin varlığına dair söylentiler duyduğunu ekledi. Kitabın sonraki baskılarında Sanders, gerçek cinayetleri veya cinayet kurbanlarını tasvir eden hiçbir filmin bulunmadığını açıkladı.

Charles Manson
Charles Manson

Manson Ailesi, farkına varmadan da olsa, hızla snuff filmlerin ayrılmaz bir parçası haline geldi, çünkü snuff filmlerin fikri, hem ortaya atılan ve sansasyon yaratan bu iddia hem de bunun üzerine 1976’da çıkan ve Manson cinayetlerini anlatan Snuff’ın gösterime girmesiyle daha yaygın olarak tanındı.

1980’lere girerken Amerika Birleşik Devletleri’nde şeytani içerikli korkular artmıştı ve snuff filmleri kesinlikle insanların korktuğu bu gündeme uyuyordu. Doğal olarak korku kültürü, insanları korku filmlerinin gerçek, önceden planlanmış cinayetlerle ve suçlarını filme alıp kasetleri satan seri katillerle dolu hikayelerine inanmaya daha istekli hale getirdi.

Ayrıca filmlerin pazarlamalarını bu korkunun etrafında kurarak bundan para kazanmalarını da çok daha kolay hale getirdi. Böylece snuff filmler dünyanın dört bir yanında merak edilmeye ve izlenmeye başladı.

Snuff Filmler Gerçek mi?

Snuff filmlerinin çoğu örneği, gerçek gibi görünen bir şeyi tasvir eden ve onu özel efektlerle mümkün olduğunca ikna edici göstermeye çalışan (bazıları tam olarak aynı olmasa da) buluntu görüntüler veya ev filmi tarzı korku filmleridir.

August Underground, Megan is Missing ve Poughkeepsie Tapes aşırı şiddet ve kanın yanı sıra cinsel öğeler içeriyor , bu da yukarıda belirtilen snuff tanımlarına uyuyor ve buna cinayet içeren porno deniyor. Yapım biçimleri ve temsil ettikleri konular bakımından kurgu ile gerçeklik arasındaki çizgide durdukları için bu filmlerin neden genellikle gerçek sanıldığı anlaşılabilir. Gerçek görünmeleri ve hissedilmeleri gerekiyor. Seyirciyi korkutup “ bu benim de başıma gelebilir ” diye düşündürmeleri gerekiyor.

Söylentilerin yayılma şekli, kâr amaçlı kasıtlı cinayet ve internetin derin karanlığında yatan ürkütücü şeyler hakkındaki hikayeler de birleştiğinde, bu filmler birilerini snuff filmlerin gerçek olduğuna ve izledikleri şeyin bu olduğuna kolayca ikna edebilir.

Snuff filmler film endüstrisindeki en büyük efsanedir. Sayısız suçlamaya ve panik halindeki soruşturmalara rağmen hiçbir snuff film ortaya çıkmadı. Hiçbir mahkumiyet kararı verilmedi. Kısacası snuff filmler medyanın halkı korkutmak için uydurduğu bir korkutma taktiğidir.

Örneğin, Cannibal Holocaust (1980) adlı korku filmi inanılmaz derecede gerçekçi bir kazığa oturtma sahnesine sahipti. Filmi oynayan oyuncu film sonrasında ortadan kaybolmuş gibiydi ve sonunda yönetmen Ruggero Deodato, tüm oyuncuların hayatta olduğuna dair mahkemede ifade vermek zorunda kaldı.

Film yapımcıları, sahte bir şiddet gösterisini o kadar gerçekçi göstermeye çalıştı ki insanlar bu iddiayı benimsesin ve gerçekten işkence görmüş ve öldürülmüş birini izlediklerine inansınlar. Tek çekim kullanmak, kesme ve düzenleme ya da özel efektlere yer vermemek, her şeyi gözle görünür bir şekilde sergilemek en gerçekçi tekniklerdendir ve bütün bunların toplamında bir “snuff film” ortaya çıkar.

Cannibal Holocoust filminden bir sahne

Varlığı doğrulanabilen Snuff’a en yakın video belki de “1 Lunatic 1 Ice Pick’tir”. Luka Magnotta’nın gerçekleştirdiği on bir dakikalık video, 25 Mayıs 2012’de aşırı kanlı bir şekilde bir web sitesine yüklendi.

Videoda mor kapüşonlu bir failin, öğrenci Jun Lin olduğu belirlenen bir cesedi bıçaklaması, parçalaması, başını kesmesi ve ona tecavüze etmesi görülüyordu (Raporlar, polisin videonun yamyamlık içeren “uzatılmış” bir kesitini bulduğunu belirtiyor).

Videoyu izleyenler izledikleri şeyden o kadar rahatsız oldu ki birçoğu polise haber verdi. İronik bir şekilde polis, büyük ölçüde Snuff sahtekarlığı haline gelen şeyleri yıllarca takip etmesi nedeniyle şikayetleri reddetti.

Polis, videonun gerçek olduğunu ancak vücut parçaları yerel siyasi partilere gönderildiğinde fark etti. Magnotta nihayet Almanya’da tutuklanıp (Bir türk kafe çalışanı sayesinde yakalandı) Kanada’ya iade edildi. Birinci derece cinayetten ve daha birkaç suçlamadan suçlu bulundu ve şu anda ömür boyu hapis cezasını çekiyor.

Zaman içinde snuff filmleri konu edinen birçok film de sinemaya katıldı. Snuff filmlerini konu edinen İspanyol filmi Thesis (Tez), gerçek bir snuff kasedi hakkındadır ve snuff filmleri yansıtan en iyi örneklerdendir.

Thesis (Tez) Film İncelemesi

Alejandro Amenábar’ın yönetmeliği yaptığı 1996 yapımı korku/gerilim türündeki Tez filmi, Angela adlı bir sinema öğrencisinin görsel ve işitsel şiddet üzerine yazdığı tez için bulabileceği en şiddet içeren kasetleri edinmek istemesiyle başlar.

Angela, araştırma yaparken şiddet içerikli filmlere takıntılı olan Chema ile tanışır. Bir gün şans eseri profesörünü, izlediği bir kaset sırasında ölmüş olarak bulan Angela, gizlice bu kaseti alır ve ne olduğuna bakmak için Chema’nın yanına gider.

Bu kaset, işkenceyle öldürülen bir kızın snuff filmidir. Chema, kasettteki kızın okullarının birkaç yıl önce ortadan kaybolan eski bir öğrencisi olduğunu fark eder. Angela ve Chema, kasetten yakaladıkları ipuçlarıyla kızı kimin öldürdüğünü bulmaya çalışırken kendilerini büyük bir tehlikeye atarlar.

Bir yandan ikilinin bu büyük tehlikeden kurtulmaya çalışmasını, bir yandan ise zamanla Angela’nın şiddet ve öldürme fikrinden hoşlanma ikilemini ve hatta baş fail olarak gördükleri Bosco’yu içten içten arzulamaya başladığını izliyoruz.

Tez filminden Angela ve Chema
Tez filminden Angela ve Chema

Tez filmi, sadece merak uyandıran bir korku-gerilim filmi değil, aynı zamanda insanların ölüm ve şiddetten neden bu kadar etkilendiği, şiddetten etkilenmenin etkilerinin neler olduğu ve medyanın bununla nasıl başa çıktığı soruları hakkında da çok ilginç noktalara değiniyor.

Bu film, “İnsan olarak şiddet, işkence ve ölüm eylemlerini izlemekten keyif mi alıyoruz?” sorusunu sorgulamamıza neden oluyor.

İlk dakikasından son dakikasına kadar heyecan verici olan Tez, ince ince işlenen huzursuzluk hissiyle ve tadında temposuyla sizi ister istemez filmin içine çekiyor. Film, şimdiye kadar yapılmış en sıra dışı İspanyol korku filmlerinden biri olma unvanını hak ediyor. Şiddet içeren görüntülerin kullanım yeri ve Hans Burman’ın kasvetli sinematografisi gerilimin dozunu artırıyor.

Filmdeki karakterler ise oldukça başarılı, çoğu gerilim filminin aksine Thesis bize karakterleri tanıma ve iç dünyalarında olup biten şeyleri anlama şansı veriyor.

Örneğin Angela’nın aslında cinsel olarak şiddete ve seri katil fikrine ilgi duyması ve bu konudaki içten içe huzursuzluğunu film bize çok iyi anlatmış. Aynı zamanda oyunculukların da çarpıcı şekilde gerçekçi ve oldukça iyi olduğunu söylemek lazım.

Filmin eksik olan tarafları da mevcut. Bazı yapmacık diyaloglar ve özellikle Angela’nın film boyunca ara ara yaptığı oldukça mantıksız davranışları nedeniyle film zaman zaman çok sinir bozucu ve mantığın dışında olabiliyor.

Başka bir konu ise kullanılan şiddet içerikli görüntüler. Amenábar, iştahımızı kabartacak kadar görüntü kullansa da bu filmin hem daha gerici ve rahatsız edici olması hem de konu edindiği snuff filmleri daha anlaşılır kılması için daha fazla görüntüye yer vermesi daha çarpıcı olabilirdi.

Son olarak ise filmin sonu gayet heyecanlı olmasına rağmen elimizde sadece iki olası suçlu varken, film şüpheliler arasında gidip geliyor ve sürpriz bir sonla bitme şansını kendi kendine yok ediyor.

Bütün olumsuzluklara rağmen Thesis filmi, baştan sonra azalmayan sürükleyiciliği ve işlediği sıradışı temasıyla İspanyol sinemasının en iyi filmlerinden.

Thesis (Tez) Film Fragmanı

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler