Edmund Leighton ve 4 Aşk Tablosu

Edmund Blair Leighton eserleri incelemesi

Tarih ve romantik konulu eserleriyle tanınan İngiliz ressam Edmund Blair Leighton’ın Kral ve Dilenci, God Speed!, Evet mi? Hayır mı?, Gölge tablolarını inceliyoruz. Bu harika sanat eserleri hakkında tüm detayları paylaşıyoruz.

Babası gibi ressam olan Edmund Blair Leighton, tarih ve romantik konulu eserler vermiştir. Aşk sahnelerinin ünlü ressamı Leighton’ın eserlerinde aşkın dört farklı halini görebiliriz.

Kral ve Dilenci, God Speed!, Evet mi? Hayır mı?, Gölge tablolarında inanamazlık, heyecan, çaresizlik, özlem, romantizm gibi hisleri bulmak mümkündür.

 Kral ve Dilenci

Kral ve Dilenci
Kral ve Dilenci

Bu eser ilhamını eski bir hikayeden almıştır. Öyküleri 16. yüzyıl baladında geçen bu figürler, Kral Cophetua ve onun sokaklarda bulduğu aşkıdır.

Kadınlara ilgisi yokmuş gibi görünüp kimseyle evlenmek istemeyen bir kraldır Cophetua, ancak bir gün sarayın penceresinden dışarı baktığı sırada sokakta dolaşan bir dilenci görür. O anda nefesi kesilen kral, kadını bulmaya karar verir.

Hemen dışarı çıkar ve yere para atmaya başlar. Böylelikle ne kadar dilenci varsa kralın etrafında toplanır. O sırada kalabalığın arasında beliren kadın öne doğru çıkar. Kral herkesin içinde ona karısı olması istediğini söyler, kadın da kabul eder.

Daha sonra sarayda yaşamaya başlayan kadın eski günleri unutur ve dilenciliğin kötü anıları silinip gider. Halk tarafından da çok sevilen bu çift mütevazı, sevgi dolu bir hayat yaşadıktan sonra ölür ve aynı mezara gömülürler.

Sanatçının ele almak istediği sahne, kralın ilk gördüğü ya da onu aradığı an değildir. Burada, dilenci kadının tahta oturmak üzere olduğu ana tanıklık ediyoruz. Şaşkın ve ürkek bir şekilde, önünde eğilerek ona tacını uzatan krala bakıyor.

Üzerinde hala sokaklardayken giydiği kıyafet var. Kralın da kadını ilk gördüğünde dikkatini çeken şey sadeliği olmuş; ressam, buna bizim de şahit olmamızı istemiştir.

Çıplak ayakları, etek uçları yırtık beyaz elbisesi, bakımsız, hırpani saçları ve tedirgin ifadesi ile karşısında diz çöken kralın gerçekliğini sorgular bakışlar atıyor. Kadının doğallığı, ortamın ihtişamıyla tamamen zıtlık oluşturuyor. Kral ise gösterişli ve kırmızı kıyafeti, altın işlemeli peleriniyle saray hayatının ayrıcalıklarını simgeliyor.

Eserin en sağında, köşeye sıkıştırılarak betimlenenlerse saraylılar. Kötü bakışlarından bu evliliği onaylamadıklarını, hatta çirkin ve yakışıksız bulduklarını hissediyoruz. Küçümseyen ve sevimsiz bakışlar bu çiftin, kral ve kraliçe olsalar bile zorlu bir başlangıç yaptıklarını, bunun bir peri masalı olmayacağını gösteriyor. Fakat saraylıların aşağılayan bakışları altında ezilen bu kadın bir gün halk tarafından çok sevilen bir kraliçeye dönüşüyor.

God Speed!

God! Speed!

1900 yılında yaptığı God Speed! adlı eserinde oldukça etkileyici bir kompozisyon yaratmıştır. Askerin, kendisini yolcu eden kadının yüzüne bakışında bunun bir son olduğunu bildiğini hissettiren bir ifade var. Kadın ise bakmaya dayanamayacak bir halde… Çaresizlikle gözlerini kapatmış. Sevdiği adamı, belki de son yolculuğuna uğurluyor.

Sanatçı, çiftin bu yaşadığı dramatik anı yakalayıp zamanı durduruyor ve bizlere aktarıyor. Kadın, adamın koluna şalı bağlarken ortam son derece sessiz görünüyor. Bu da ölüm sessizliğinde yürüyen askerlerin geri dönmesi için aşıkları tarafından uygulanan bir gelenek.

 Evet Mi? Hayır Mı?

Evet Mi? Hayır Mı?

Sanatçı, aşkın dramatik yönlerini kurgularken gösterdiği ustalığı, heyecan ve merakla örülü anlarını aktarırken de sergiliyor. 1890 yılında resmettiği Evet Mi? Hayır Mı? adlı eserde, erkek figürün heyecanı ile kadının sakinliği arasındaki kontrast bizi sahnenin içine çeker.

Sanatçının diğer tablolarında olduğu gibi, kısacık bir anın sonsuza dek sürecek yankısında hapsolmuş hissederiz kendimizi. Tıpkı eserdeki erkeğin, kadının dudaklarından çıkacak tek bir fısıltıya özlemi gibi.

Gölge

Gölge
Gölge

Sanatçının bir diğer aşk sahnesi ise 1909 yılında yaptığı Gölge adlı eseridir. Tablo konusunu bir Antik Yunan efsanesinden almaktadır. Korinthli bir kadın olan Debutades’in bu romantik sahnesi her açıdan etkileyici. Deburates ve sevgilisi savaş yüzünden ayrılmak zorunda kalırlar. Adamın savaşa gitmesi gerekmektedir. Beraber son bir gece geçirirler. Karanlık odaları tek bir kandille aydınlatılmıştır. O sırada sevdiği adamın duvardaki gölgesini gören kadın, gölgeyi resmetmek ister.

Leighton’ın bu hikayeyi bambaşka bir betimlemeyle yansıttığını görebiliyoruz. Efsanedekinin aksine bir dış mekan kompozisyonundayız. Esere ilham olan efsane Antik Yunan‘dan kalma olsa da aşıklar, ortaçağ kostümleriyle ortaçağ kalesinde resmedilmiştir. Sanatçı, antik dönemde geçen hikayeyi ortaçağ atmosferine uyarlamıştır.

Gün ışığının etkisiyle askerin duvara yansıyan gölgesi, sevdiği kadın tarafından ölümsüzleştiriliyor. Asker figürünün yüz ifadesi çok dikkat çekici ve oldukça etkileyici; endişeli görünüyor ama kararlı ve güçlü durmaya çalışıyor. Sanki usta bir ressam tarafından portresi yapılıyormuş gibi, gururla poz verip dik dursa da yüzüne baktığımızda çıkacağı yolculuğun ve onu bekleyen ayrılığın estirdiği hüzün dolu rüzgarı hissedebiliyoruz.

Kadınsa gölgenin dış hatlarını resmetmeye yeni başlamış. Ancak acele etmesi gerek. Çünkü sevdiği adamı denizlerin ötesine götürmek için bir yelkenlinin kıyıya yanaşmış olduğunu görebiliyoruz.

Bu yazı ilginizi çektiyse ”William Turner Kimdir? Işığın Ressamı’nın 5 Önemli Eseri” başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler