Shakespeare’den Arthur Miller’e pek çok ünlü ustanın, karakterleriyle bağ kurması büyük keyif veren edebi eserlerinde seyirciyle bir iletişim aracı olarak kullandığı Soliloquy (Monolog) tekniğinin tanımından bahsedip soliloquyun en ünlü örneklerine yer verdiğimiz sanat dolu yazımızda bu edebi terimin derinliklerine iniyoruz.
İçerik Başlıkları
Soliloquy (Monolog) Nedir?
Türkçe çevirisi “monolog” olarak yapılan soliloquy, bir edebiyat terimidir. Solo (kendi kendine) ve loquor (konuşmak) kelimelerinden oluşan oluşan soliloquyun kökeni Latince olup “tek başına konuşma” anlamına gelir. Soliloquy ya da diğer adıyla monolog, bir karakterin içsel düşüncelerini, motivasyonlarını veya planlarını ortaya çıkaran bir konuşmadır. Karakter sahnede tek başınadır ve diğer karakterlere söyleyemediği her şeyi izleyiciye anlatır. Bir monolog sırasında adeta bir anlığına bütün akış durur ve seyirci o an tamamen karakterin aklının içindedir. Bazen bu monolog özellikle seyirciye karşı yapılırken bazen ise karakter yüksek sesle düşünüyormuş gibi yaparak bir muhatap almaz.
Soliloquyun Edebiyatta Kullanımı
Soliloquy ya da diğer adıyla monolog, edebiyatta birçok amaçla kullanılabilir. Genellikle oyun yazarları, seyirciye karakterlerinin ne düşündüğüne dair özel bilgiler vererek dramatik bir ironi yaratır. Seyirci artık oyundaki diğer karakterlerin bilmediği bir şeyin farkında olduğu için bu bir ironi unsuru yaratmış olur. Ayrıca Soliloquy tekniği, oyunun gidişatına gerilim katar. Örneğin bir sonraki sahnede kimin öleceğini seyircinin bilmesini sağlayarak gerilim yaratmak amaçlanabilir.
Soliloquy, eserde bir karakterin neden belirli bir şekilde davrandığının netleşmesi gerektiğinde devreye girebilir ya da oyunun geçmiş, şimdiki veya gelecekteki olaylarını açıklamaya yardımcı olması için kullanılır, aksi takdirde seyircinin kafası karışabilir.
Soliloquy ve Monolog Arasındaki Fark Nedir?
Soliloquy’un anlamı Türkçede monolog olarak geçse de tam olarak karşıladığını söylemek doğru olmaz. İkisi de sahnede tek kişinin konuştuğu bir durumu karşılasa da soliloquy ve monoloğun arasında farklar vardır.
Bir soliloquy ve monolog arasındaki en büyük fark, kişilerin kimle konuştuğuyla ilgilidir. Eğer oyuncunun yaptığı konuşma diğer karakterlere hitap ediyorsa ve karşısında cevap verebilecek bir muhatap varsa bu bir monologtur. Fakat eğer bu diğer oyuncuların duymayacağının garanti olduğu ve karakterinin tamamen kendi kendine düşüncelerini aktardığı bir konuşmaysa buna soliloquy denir.
Çoğunlukla Soliloquyda karakterin söylediği şeylerin doğruluğu kesindir yani gerçeği söyler. Çünkü kimsenin haberi olmayacağını bilir ve zihnini tamamen seyirciye açar. Monologta ise karakterin konuşması güvenilir olmayabilir. İzleyiciyi veya diğer karakterleri kandırmaya yönelik konuşmalar yaygındır.
Ünlü Soliloquy (Monolog) Örnekleri
Edebiyatta pek çok yazarın kullandığı Soliloquy tekniği, özellikle bir isme atfedecek olursak William Shakespeare ile özdeşleşmiş bir tekniktir. Shakespeare’in yanında Arthur Miller, Tennessee Williams gibi isimler de monolog tekniğine çokça rastladığımız yazarlardandır.
1. William Shakespeare – Hamlet (1609)

“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece!
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
Çünkü, o ölüm uykularında
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan.
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?…
2. Tennessee Williams – Glass Menagerie

Tom Wingfield: “O gece aya gitmedim, daha ileri gittim. Çünkü zaman, iki nokta arasındaki en uzun mesafedir. Saint Louis’den ayrıldım. … Laura. Laura. Seni arkamda bırakmak için çok uğraştım ama umduğumdan daha sadık biriyim. Bir sigaraya uzanıyorum, karşıdan karşıya geçiyorum, sinemaya ya da bara koşuyorum, bir içki alıyorum, en yakın yabancıyla konuşuyorum – mumlarınızı söndürecek her şey! Şimdilerde dünya şimşek çakıyor! Mumları üfle Laura – ve çok hoşça kal…
3. William Shakespeare – Macbeth (1606)

Macbeth: Bir hançer mi önümde gördüğüm?
Sapı elimden yana çevrik …
Gel, sarsın elim seni.
Yoksun elimde; ama görüyorum seni.
Uğursuz görüntü, göze var, ele yok musun sen?
Kafamdaki bir hançer misin yoksa?
Ateşli beynim mi yarattı seni?
Görüyorum işte seni; tutulacak gibisin,
Şu kınından çıkardığım hançer gibi.
Gideceğim yeri gösteriyorsun bana
Ve kullanacağım silahın ta kendisini.
Ya gözlerim öbür duyularımla oynuyor,
Ya öbür duyularım gözlerimle.
Yine görüyorum işte seni:
Ağzında ve sapında kan var; demin yoktu.
Yok, hançer falan yok.
Benim kanlı niyetim bu gözlerimin gördüğü.
Şimdi dünyanın yarısında doğa ölü gibi;
Perdelere bürülü uykuyu kötü rüyalar sarmış…
4. Arthur Miller – Cadı Kazanı

John Proctor: Barış. Bu bir takdirdir ve büyük bir değişiklik yoktur; Biz sadece her zaman olduğumuz şeydik, ama şimdi çıplağız. Evet, çıplak! Ve rüzgar, Tanrı’nın buz gibi rüzgarı esecek!
5. William Shakespeare – Romeo ve Juliet

Bir Edebiyat terimi olan ve yazarların seyirciyle daha içten bir bağ kurmak için kullandığı soliloquy ya da diğer adıyla monolog tekniğini bu yazımızda inceledik. Yazımızı beğendiyseniz yine sitemizde yer alan ‘Estetik’ Kavramı Hakkında Bilinmesi Gerekenler adlı içeriğimize de göz atabilirsiniz.