Ryūnosuke Akutagawa okumaktan ve yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Edebi sınıflandırmalara karşı çıktı ve Japon edebiyatında sarsılmaz bir yer edindi. Ancak korkuları hayallerinin önüne geçti. Bu yazımızda, Ryūnosuke Akutagawa’nın hayatına, özgün edebi kişiliğine, kariyerine ve intiharı ile eserleri arasındaki ilişkiye değineceğiz.
Ryūnosuke Akutagawa, Japon edebiyatında modern Japon öykücülüğünün devlerinden biridir. Japon kültürünün mitolojik unsurlarından esinlenerek çok sayıda eserler ortaya koymuştur. Eserlerinin çoğu beyaz perdeye uyarlanmış ve kült filmler arasında yer almıştır. Edebi başarısının arkasında gizlenen hastalık korkusu ise Akutagawa’nın hayatını ele geçirmiş, suçluluk ve çaresizlik hissettiği bir hayat yaşamasına sebep olmuştur.
İçerik Başlıkları
Ryūnosuke Akutagawa’nın Hayatı
Ryūnosuke Akutagawa, Taişo döneminde eserlerini kaleme alan Japon bir yazardır. 1892 yılının Mart ayında Japonya’nın Tokyo şehrinde doğmuştur. Toshizo Niihara ve Fuku Niihara’nın tek oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Akutagawa’nın doğduğu yıl, ay ve hatta saat Japon mitolojisinde ejderhayı temsil ettiği için yazara ailesi tarafından ejderha anlamına gelen “Ryūnosuke” ismi verilmiştir.
Annesi, Fuku Niihara doğumdan kısa bir süre sonra ciddi bir psikiyatrik hastalık olan şizofreni ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Hastalığının şiddeti arttıkça oğlu ile ilgilenemez duruma gelmiş ve hayatını kaybetmiştir. Ailesini küçük yaşta kaybeden Ryūnosuke, dayısı Dosho Akutagawa ve teyzesi Fuki Akutagawa tarafından büyütülmüştür. İlerleyen zamanlarda ise Ryūnosuke’ye soy isimlerini vermişlerdir. Annesinin hastalık sürecinden etkilenen ve erken yaşta kayıplar yaşayan yazar, oldukça sorunlu bir çocukluk geçirmiştir.
Akutagawa’nın edebiyata olan merakı ise dayısı ve özellikle teyzesi Fuki sayesinde başlamıştır. Dayısı ile yaşadığı dönemlerde çok sayıda kitap okuyan genç yazar, Japon folkloruna dair eserler okumaya başlamış ve Japon edebiyatının ünlü roman yazarı Natsume Sōseki’nin eserlerini oldukça ilgi çekici bulmuştur. Aynı zamanda kendisine Poe, Baudelaire, Balzac ve Dostoyevski gibi ünlü yazarların kitaplarından oluşan bir kütüphane yaratmıştır. Böylece Akutagawa yavaş yavaş edebiyat dünyasına girmeye ve yazmaya olan tutkusunu keşfetmeye başlamıştır.
1913 ve 1916 yılları arasında Tokyo Üniversitesinde İngiliz edebiyatı eğitimi almış ve üniversite yıllarında yazmaya başlamıştır. Birkaç yıl sonra ise çocukluk arkadaşı Yayoi Yoshida’ya evlilik teklifi etmiştir. Ancak Akutagawa ve Yoshida’nın birlikteliği, Akutagawa’nın ailesi tarafından onaylanmamıştır. Böylece ilişkilerini sonlandırdıktan bir süre sonra Ryūnosuke Akutagawa, Fumi Tsukamoto ile tanışmıştır. Kendisi, Tsukamoto ile 1918 yılında evlenmiştir. Hiroshi Akutagawa, Takashi Akutagawa ve Yasushi Akutagawa adlarında üç çocukları olmuştur.
Akutagawa yazarlık kariyerine ise hemen başlamamıştır. Üniversiteden mezun olduktan sonra Akutagawa, İngilizce öğretmenliği yapmayı denemiş ancak hiç zevk almamıştır. Böylece kendi eserlerini yazmaya başlamıştır. 1915 yılından 1927 yılına dek 150’den fazla öykü yazmış ve Japon edebiyat tarihinde Japon kısa hikayeciliğin babası olarak anılmaya başlamıştır.
Ryūnosuke Akutagawa’nın Edebi Kişiliği
Genç yazar Akutagawa, eserlerinde Japon halk kültürünün mitolojik motiflerine sık sık yer vermiştir. Öykülerinde modern ve klasik Batı, Çin ve Japon edebiyatından yararlanmıştır. Tarihi ve kültürel ipuçları barındıran kısa hikayeleri, özgün yazı stili ve yaratıcılığı sayesinde yoğun ilgi ile karşılanmıştır.
Akutagawa’nın döneminden diğer yazar arkadaşları eserlerinde naturalistik bir yaklaşım sergilerken, Akutagawa yazdığı öykülerde bu akımdan faydalanmamıştır. Kendisi daha çok antik derlemeler ve efsaneler üzerinden yazılarını kaleme almıştır. Kısa öykülerinde karşımıza çıkan modernist yaklaşımları Akutagawa’yı eşsiz bir yazar olarak ortaya koymuştur.
Mitolojiye olan ilgisinin yanı sıra eserlerinde insanların yaşadıkları ikilemlere de yoğun bir şekilde yer vermiştir. Annesine olan öfkesi, Akutagawa’yı insanlığın karamsar tarafı ile ilgilenmeye sürüklemiştir. Öykülerinde tasvir ettiği kadın figürlerinin çoğu annesi ile olan ilişkilerine göndermeler şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Akutagawa eserlerinde Batı ve Japon kültürünün etkileşimine büyük önem vermiştir. Efsaneler ve mitolojik anlatımlar etrafında kurguladığı hikayelerini, yalın anlatımı ve hayal gücü ile zenginleştirmiştir. Heian, Edo ve Meiji dönemleri hakkında kısa hikayeler yazmış, aynı zamanda sanat ve güzellik kavramları ile ilgilenmeye devam etmiştir. Bu süreçte eserlerinde, hayatın çirkin yanlarından ve anlamsızlaşma ihtimali üzerine duyduğu endişeden sık sık bahsetmiştir.
Ryūnosuke Akutagawa’nın Kariyeri ve Eserleri
Ryūnosuke Akutagawa, 23 yaşında hala üniversitede olmanın getirdiği endişe ile yazarlık kariyerinde yeni adımlar atmaya karar vermiştir. 1914 yılında arkadaşları ile İrlandalı oyun yazarı William Butler Yeats ve Fransız yazar Anatole France’nin eserlerini çevirmeye başlamıştır. Aynı zamanda kendisine ait kısa hikayeler kaleme aldığı bir döneme girmiştir. Ancak Akutagawa’nın yazıları kariyerinin başlangıcında yeterince ilgi toplamamıştır.
1915 yılında, ilk öykülerinden Raşomon’u, Teikoku Bungaku (İmparatorluk Edebiyatı) adlı dergide yayınlamıştır. Raşomon sayesinde yetenekli bir yazar olduğunu kanıtlayan Akutagawa, farkında olmadan edebi kariyerinin aslında en önemli eserlerinden birini kaleme almıştır. İlk yayınlandığı zaman yeterince heyecan yaratmayan bu kısa hikayesi, zamanla Akutagawa’nın en ünlü öykülerinden biri olmuştur. Raşomon hikayesini kaleme alırken, Heian döneminin sonlarına doğru yazılmış olan Konjaku Monogatari adlı Japon masallarının bulunduğu seriden faydalanmıştır.
Raşomon’dan kısa bir süre sonra yazdığı, Burun (The Nose) ismini verdiği öyküsü sayesinde Japon edebiyat dünyasının tanınan ismi Natsume Sōseki ile tanışmıştır. Shinshichō adlı edebiyat dergisinde yayınlanan öykü, Sōseki’nin oldukça ilgisini çekmiş ve Akutagawa’ya bir mektup yazarak, hikayesine duyduğu beğeniyi dile getirmiştir. Çocukluğundan bu yana hayranlık beslediği yazar tarafından hikayesinin beğenilmesi, Akutagawa için yazarlık kariyerinde büyük bir motivasyon olmuştur. Edebiyat dünyasına Sōseki’nin evinde düzenlenen toplantılara katılarak girmiştir. Sōseki’ye olan hayranlığı her geçen gün artan Akutagawa, Sōseki’yi ustası olarak benimsemiştir.
Japon edebiyatının devleri arasında yer alan Sōseki ile tanışmasının ardından Akutagawa, Sōseki’nin yardımıyla eserlerini çeşitli dergilerde yayınlamıştır. Örümcek İpliği, Cehennem Manzarası ve Kappa gibi hikayeleri ile dünya çapında bir üne sahip olmuştur. Bu başarısı ise ölümünün ardından, yakın arkadaşı Ken Kikuchi tarafından onurlandırılmıştır. Umut vaat eden genç yazarlara, Akutagawa’nın ismini taşıdığı, Japonya’nın prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Akutagawa Ödülleri verilmeye başlanmıştır.
Ryūnosuke Akutagawa’nın İntiharı: Kappa ve Belirli Bir Eski Dosta Not
Annesinin hastalığından çok etkilenen ve onun gibi olmaktan korkan Akutagawa, hayatı boyunca bu korkudan kurtulamamıştır. Bu korku Akutagawa için bir obsesyon haline gelmiştir. Uykusuzluk sorunları çekmeye başlayan genç yazar, depresyon sürecine girmeye başlamıştır. Bir süreliğine ailesiyle birlikte eşinin Tokyo’daki köyüne gitmiştir. Tokyo’dan döndüklerinde ise onları kötü bir haber karşılamıştır. Eşinin kardeşi, finansal borçları olduğu için intihar etmiştir.
Böylece Akutagawa’nın sorumlulukları artmıştır. Yazar artık eşinin kardeşinin de ailesine bakmak zorundadır. Ancak bu süreç Akutagawa’ya çok ağır gelmiştir ve hastalığının şiddetlenmesine sebep olmuştur. Anksiyetesi ile başa çıkmakta zorlanan yazar, görsel ve işitsel halüsinasyonlar deneyimlemeye başlamıştır. Hareketlerinin ve kararlarının dış bir güç tarafından kontrol edildiğine inanan Akutagawa, paranoid ve obsesif tutumlar sergilemeye başlamıştır. Şiddetli baş ağrılarının eşlik ettiği bu dönemde opium kullanmak zorunda kalmıştır.
Ryūnosuke Akutagawa, Kappa adlı eserini intiharından kısa bir süre önce, mental sağlığının kötüye gittiği bu dönemde kaleme almıştır. Kappa’nın yazarı Akutagawa, bu eserinde hayal ve gerçeklik kavramlarına değinmiştir. Aynı zamanda, alegoriler yardımıyla Japon toplumuna yönelik eleştirilere sık sık yer vermiş ve böylece Kappa hayranlık uyandırıcı bir hiciv klasiğine dönüşmüştür.
Kappa adlı kısa hikayesi, Japonya’da bir hastanede yatan 23 numaralı hastanın Kappa diyarına yaptığı ilginç yolculuğunu konu almaktadır. Akutagawa aslında 23 numaralı hasta karakteri ile son zamanlarında mücadele ettiği halüsinasyonlarının ve sanrılarının onda yarattığı korkuyu bu kitapla birlikte bize aktarmaya çalışmıştır. Kitapta, Kappa ülkesindeki gelenekler dikkat çekmektedir. Bu gelenekler aracılığıyla Akutagawa okuyucularına korkuları hakkında ipuçları vermiştir.
…
Fakat doğum tam başlayacağı zaman koca, sanki telefon ahizesiymiş gibi karısının cinsel organına ağzını dayıyor ve içerdeki bebeğe bağıra bağıra şunları söylüyordu:
“Gerçekten bu dünyaya gelmek istiyor musun? İyice düşün taşın ve bana yanıt ver!”
…
“Ben doğmak istemiyorum, çünkü babamın genlerinde akıl hastalığı var. Doğacak olursam başıma gelmedik kalmayacak. Ayrıca dünyaya bir kappa olarak gelip yaşam sürdürmek çok iğrenç bir şey!”
Ryūnosuke Akutagawa, Kappa
Aslına bakılırsa, Akutagawa psikotik belirtilerini ve annesinin hastalığına yakalanma korkusunu sadece Kappa adlı eseri ile dile getirmemiştir. Akutagawa, son yıllarında arkadaşı Masao Kume’ye yazdığı düşünülen, Belirli Bir Eski Dosta Not adlı mektubunda, intihar etmeden önce intiharı için hazırlıklar yaptığını anlatmıştır. Babası gibi, kadınlara olan düşkünlüğünden suçluluk duymaya başlayan yazar, bu mektubunda iyi bir eş ve baba olamamaktan yakınmaktadır. Bu mektubu bir bakıma hayatına dair gerçekleri itiraf etmek ve neden intihar etmek istediğini anlatmak için ele almıştır.
Deli bir kadının oğlu olmaktan başka kendisine bir kimlik atfetmemiş, ve tüm hayatını bu ihtimal üzerinden yaşamıştır.
Elbette ölmek istemiyorum. Ancak yaşamak çok acı verici. İnsanlar, bir babaya, anneye, eşe ve çocuklara sahip olan bir aptalın intihar etmesine gülebilir ama eğer tamamen yalnız olsaydım, büyük ihtimalle intihar etmezdim. Evlatlık biri olarak, hayatımda bir kere olsun asla bencilce bir şey söylemedim.
…
İntihar etmek belki de şu ana kadar hayatımda yaptığım tek bencilce şey olabilir. Her genç gibi benimde hayallerim vardı. Ama şimdi geriye baktığımda, büyük ihtimalle sadece deli bir kadının oğluydum. Şu anda kendimde dahil olmak üzere her şeye karşı sadece öfke hissediyorum.
Akutagawa, başarısızlıkla sonuçlanan ilk intihar girişiminden sonra, intiharı üzerine düşünmeye başlamıştır. Boğularak ölmeyi tercih etmediğini çünkü iyi bir yüzücü olduğunu belirtmiştir. Olası intihar yöntemleri arasından ilaç kullanımını seçen Akutagawa, toksikoloji hakkında araştırmalar yapmıştır. İntiharı bir amaç haline getiren yazar, 1927 yılının Temmuz ayında yüksek doz ilaç kullanımı sonucu hayata veda etmiştir. İntihar etmeden önce bıraktığı not ise, edebiyat dünyasında hala üzerine tartışılan bir ifade olarak kalmıştır.
Mektubunun sonunda yer alan cümle ise bir nevi Akutagawa’nın neden intihar ettiğini açıklama çabası olarak değerlendirilmiştir. “Belirsiz bir anksiyete hissi” (a vague sense of anxiety) yazan Akutagawa, bu notla birlikte belki de hayata karşı duyduğu öfkeyi ve şizofreniye yakalanıp yakalanmayacağı düşüncesinin onda yarattığı belirsizliği ifade etmeye çalışmıştır.
Ryūnosuke Akutagawa, yazdığı eserlerle birlikte kalıpların dışında hareket etmeyi seven bir yazar olduğunu kanıtlamıştır. Mitolojiye ve efsanelere duyduğu yoğun ilgiyi, modern ve yalın anlatımları ile destekleyerek, döneminin yazarları arasında öne çıkmıştır. Eserleri beyaz perdeye uyarlanmış ve sinema tarihinin vazgeçilmez yapı taşları olmuşlardır. Peşini bırakmayan hastalık korkusu ise, bu denli büyük bir başarıyı kenara koyması ve hayatına son vermesi için yeterli olmuştur.
Japon yazar, Ryūnosuke Akutagawa’nın korku dolu hayatını ele aldık. Trajik hayatının yanı sıra başarıları ile edebiyat dünyasının vazgeçilmezlerinden oldu. Eğer Ryūnosuke Akutagawa gibi tarihteki ünlü sanatçıların yaşam öyküleri ilginizi çekiyorsa, sitemizde bulunan Louis Wain: Kedilerle Dolu Yaşam Hikayesi adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.