Mank İncelemesi: Eski Hollywood ve Citizen Kane Üzerine

David Fincher’ın Gone Girl, Seven, Fight Club gibi kültleşmiş filmlerine göre Mank daha samimi ve bir o kadar da eğlenceli bir film.

David Fincher’ın 6 yıl aradan sonra yapımcı yönetmen olarak çektiği yeni filmi Mank, David Fincher ve babası Jack Fincher’ın birlikte yazdıkları ancak Jack’in 2003 yılında pankreas kanserinden dolayı vefat etmesi sonucu yarım kalan eserin 8 taslağı uzun bir aradan sonra, nihayetinde 13 Kasım 2020’de birkaç tiyatro da gösterildikten sonra Netflix platformunda yayınlanmıştı.

Film Hollywood’da Metro-Goldwyn-Mayer adlı yapım şirketinde çalışan Herman J. Mankiewicz-kısaca Mank-adlı ünlü film yazarına odaklanıyor. Şimdiye kadar 95 filmde yazar olarak adı geçen Herman J. Mankiewicz sinema tarihinin en önemli ve en tartışmalı filmi Citizen Kane(Yurttaş Kane) senaryosu ile tanınır. Filmde Orson Welles ve medya şirketler zinciri sahibi William Randolph Hearst ile mücadele eden Mank, Orson Welles için yazdığı Citizen Kane’de adının geçmesi için çabalarken bir yandan da politika ve eski Hollywood arasında kişisel sınırların çarklarını zorluyor. Mank filminin oyuncu kadrosunda ise BAFTA ve Emmy ödüllü Gary Oldman, Lily Collins, Amanda Seyfried ve Tom Burke yer alıyor.

Filmde eleştirel bir bakış açısının oluştuğu ve bu açının zaman zaman dozunu arttırarak hicve dönüştüğü sekanslarda Hollywood’un kolonyal yapılanmasını ve büyük şirketlerin, sinemanın büyülü dünyasının ardındaki “Kâr için sanat” anlayışını açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

David Fincher’ın Gone Girl, Seven, Fight Club gibi kültleşmiş filmlerine göre Mank daha samimi ve bir o kadar da eğlenceli bir film. Sinematografisi ise Erik Messerschmidt’in ellerinde adeta şahlanmış! Siyah ve beyaz kontrastın sırıtmadığı çekim tekniklerinin yanı sıra klasik Hollywood sinemasına da bir referans niteliği taşıyor.

Mank Konusu/Özeti

Mank, Amerika büyük buhrana sürüklenirken bir yandan da 2.Dünya savaşının etkileriyle mücadele ederken 1930’lu yılların Hollywood’unda stüdyoların derin, gerici siyasetlerini ve politika arasındaki ince çizgiye odaklanıyor. Alkolik bir eleştirmen olan Herman J. Mankiewicz iki arada bir derede Orson Welles’in yeni film projesi için senaryo yazmakla uğraşıyor. Ünlü yazar Upton Sinclair’in Kaliforniya Valisi için sosyalist bir kampanya düzenlemesiyle dönemin medya patronu William Randolph Hearst ve MGM Başkanı Louis B. Mayer’in Hollywood’un büyüsünü kullanarak bir karşıt propaganda filmi çekmesi iki taraf arasındaki gerilimi tırmandırıyor. Bu olaylar gerçekleşirken Herman J. Mankiewicz bir ayağı çukurda düşüncelerle yazdığı Citizen Kane için hak talebinde bulunmaya hazırlanırken stüdyolar arasındaki gerilime de seyirci kalmıyor.

Citizen Kane’i Kim Yazdı?

Filmdeki hiçbir şey, ölmekte olan Kane’in esrarengiz sözlerinden olan “Rosebud!”kadar çarpıcı olmamıştır. Muhtemelen Amerikan sinemasındaki en ünlü sözlerden biridir. Aslında Citizen Kane’in senaryosu da film kadar ilginç bir hikayeye sahip! Pauline Kael’in 1971’deki bir deneme yazısından dolayı ateşlenen “Citizen Kane’i Kim Yazdı?” sorunsalı hala günümüzde tartışma konusu. David Fincher’ın filmi Mank ise vizyona girdiği günden beri bu tartışmaya çomak sokuyor.

RKO stüdyosu, Orson Welles’e hiçbir baskı altında kalmadan tüm yetkinin kendisine verildiği bir film projesi için teklif götürür. Orson Welles’in bu teklifi kabul ederek Herman J. Mankiewicz’e senaryosu karşılığında bir gizlilik anlaşması şartıyla büyük miktar para teklif eder. Başta Mankiewicz anlaşmayı kabul eder ancak daha sonra filmde kendi isminin de yer alması gerektiğini talep eder. Orson Welles başta bu talebin gizlilik anlaşmasına aykırı olduğu konusunda tepki göstererir. Ancak daha sonra zoraki olarak kabul eder.

Mankiewicz’in senaryosu aslında hepten kendine ait değildir. Sonuçta Orson Welles bu senaryoyu Mankiewicz’ten teslim alarak sıfırdan revize etmiştir. Araştırmacı Tarihçi Harlan Lebo New York City’deki Modern Sanat Müzesi ve Michigan Üniversitesi arşivlerinde ortaya çıkarılan iki adet “Citizen Kane” revize edilmiş senaryo taslağını analiz ettiğinde Orson Welles’in filmin senaryosunda kapsamlı değişiklikler yaptığını keşfetti. Hatta Welles’in asistanı Kathryn Trosper Popper’ında senaryo üzerindeki notlarına rastlayan Lebo, “Welles: Loves it. Mank: It stinks!” notuna da dikkat çekiyor. Orson Welles’in ilk uzun metrajlı filmi olan Citizen Kane’in senaryosunda sadece Mankiewicz olmadığı da aşikardır. John Houseman, Mollie Kent, Roger Q. Denny gibi ünlü senaristlerde bu kervana dahil olmuştur. Nihayetinde pek çok eleştirmenden aldığı notla sinema tarihinin en iyi filmi seçilmiştir. 1941 yılında vizyona giren Citizen Kane montaj, deep focus tekniği ve yenilikçi makyaj efektleri dolayısıyla modern sinema için bir mihenk taşıdır.

Mank, idealizm ve güç hırsı gibi işlediği fikirler bakımından Citizen Kane ile bir bütünlük oluşturuyor. Hatta bir adım öne çıkarak Mankiewicz’in Hollywood’un fantastik mekanizmasını irdeleyerek Hearst’ü  protesto etmesine kadar sürüyor. San Simeon’daki Hearst Kalesi’ndeki zengin bir kokteyl sahnesinde Mankiewicz kendini rezil etmiş olsa da Hearst’ün fikir dünyasına ışık tutar. Hearst ve Mank başlangıçta anlaşırken, film boyunca ilişkileri bozulur; her iki adam da sonunda ilişkilerini Laternacının Maymunu kıssasına dayandırır. Bu benzetmeyi anlamak her iki karakterin de düşüncelerindeki paralellikleri fark etmesi gerçeğine yönelir. Hatta bu metafor David Fincher filmlerinin temasını anlamanın anahtarıdır. Mank’te keskin performansların yanı sıra, esprili ve canlıdır ve aktörlerin birçoğu silinmez bir rezonansa sahiptir.

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler