Tarihteki En Acımasız 5 Kadın Seri Katil

Mevzubahis tarihte kendine yer edinmiş seri katiller olduğunda akla çoğu zaman erkek katiller gelir. Oysa kadın katiller de işlediği cinayetlerle en az onlar kadar ünlü! Kimisini hırsları, kimisini ise geçmişten gelen travmaları bir canavara dönüştürdü. Bu acımasız kadın seri katillerden en korkunçlarını bu yazımızda listeliyoruz.

1. Elizabeth Bathory

Listemizin başında 1560-1615 yılları arasında yaşamış ve yaklaşık 650 kişiyi öldürmüş Elizabeth Bathory var. “Kanlı kontes” adıyla da bilinen Elizabeth, yaşları genellikle 10-14 yaşları olan kurbanlarını canice öldürdükten sonra kanlarıyla banyo yaparmış. Efsaneye göre, hizmetçisi saçını tararken acıtınca onu tırnaklamış, eline kan bulaşmış ve bu kanın tenini güzelleştirdiğini düşünüp bu banyo işine girmiş.

Bathory’nin kurbanlarına birçok işkence uyguladığından şüpheleniliyordu. Hayatta kalanlar ve tanıklar, kurbanların şiddetli dayak, el yakma, sakatlanma, donma ve açlıktan ölüme maruz kaldığını bildirdi. Ayrıca kurbanlarının dudaklarına ve vücutlarına iğneler soktuğu, onları makasla ve bıçakla yaraladığı veya göğüslerini, yüzlerini ve uzuvlarını ısırdığı söyleniyordu. Hatta bu yüzden vampirlik eğilimi olduğu da çokça iddia edilmişti.

1611 yılında kazığa bağlanıp diri diri yakılmaya mahkum edilmiş ancak saraylı olduğu için bu cezayı şatosunda küçük bir odaya kapatmaya indirgemişler ve burada 3 yıl sonra ölmüş.

Elizabeth Bathory’nin ilginç hayatı müzik hayatında da oldukça ilham verici olmuş.
Bathory grubunun “Woman of Dark Desires” parçası,
Venom grubunun “Countess Bathory” şarkısı ve Cradle of Filth grubunun Elizabeth’in hayatını konu alan konsept albümü “Cruelty and the Beast” gibi birçok esere konu olmuş.

2. Belle Gunness

Belle Gunness

Kara dul adıyla bilinen seri katil Belle Gunness, zengin olma hayaliyle Norveç’ten Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Para hırsı onun gözünü kör etmişti. Bunun için oldukça ilginç bir yöntem geliştirdi. Amerika’ya göç ettikten sonra gazeteye yalnızlık çektiğini ve Norveçli bir koca aradığına dair ilanlar verdi. İlanı görüp ona ulaşan erkeklerden en zengin olanını seçip evleniyordu.
Bir süre evli kaldıktan sonra evli olduğu kişiyi hayvanlar için kullanılan parazit ilacı ile zehirleyip öldürdükten sonra ahıra gömüyordu. Böylece ölen kişinin servetine sahip oluyordu. Gunness’in resmi olarak içinde kendi çocuklarının da olduğu en az 14, kanıtlanmamış olan söylentilere göre ise 100’den fazla insanı öldürdüğü düşünülüyor.

28 Nisan 1908’de Belle’nin çiftlik evi yanarak kül oldu. Yetkililer olay yerini incelediklerinde, bodrum katında bir kadına ait başsız bir ceset bulundu, yetkililer bunun Belle Gunness’in cesedi olduğunu varsaydılar, öldürüldüğü sonucuna vardılar ama yine de bir kanıt yoktu.

Hatta bu olaydan sonra Belle’nin taliplerinden biri olan Asle Helgelen, yanmış evi ziyarete gittikten sonra ondan bir daha haber alınamaması ve aynı şekilde öldürülmesi akıllarda soru işaretleri bıraktı. İnsanların çoğu da Belle Gunness’in kendi ölümünü sahte şekilde planladığına inanıyor.

Kadın seri katil Belle Gunness’in tüyler ürperten hikayesi de birçok filme konu oldu. “Autopsy 8: Dead Giveway (2002)” ve “The Gunnes Mystery (2010)” bunlardan iki tanesi.

Belle Gunness’in çiftlik evi

3. Enriqueta Martí

Enriqueta Martí

Barselona Vampiri veya Raval Vampiri olarak da tanınan Enriqueta Marti , 1868 yılında Barselona’da doğdu.

Rutin olarak öldürdüğü çocukların kanından, etinden ve kemiklerinden yapılan büyüler, iksirler ve merhemler kullanarak tüberkülozu ve tedavisi olmayan diğer hastalıkları tedavi edebildiğini iddia etti. Ayrıca zengin müşterilere de çocuk pazarlıyordu. Polisler ihbar üzerine Martí ‘nin evini bastıktan sonra ise onun evinde çok fazla ilginç kitap, iksirler, kan, kemik ve saç içeren birçok kavanoz ve ceset kalıntıları buldular.

Enriqueta Marti, resmi olmamakla birlikte yaklaşık 100 cinayetinin ardından, 15 ay hapiste kaldıktan sonra 12 Mayıs 1913’te hapishanede hücredeki mahkumlar tarafından dövülmesi sonucu öldürüldü.

Korkunç hikayesi birkaç kitap, bir film, çeşitli TV programları, blog yazıları ve bir müzikal için ilham kaynağı oldu:

  • Los Diarios de Enriqueta Martí (Enriquetta Marti’nin Günlükleri) – Pierrot
  • El Misterio de La Calle Poniente (Poniente Sokağı’nın Gizemi) – Fernando Gómez
  • La Mala Dona ( Barcelona Shadows ) – Marc Pastor
  • Enriqueta La Vampira de Barcelona (Barselona’nın Enriqueta Vampiri) – Ricard Reguant
  • La Vampira del Raval (Raval’ın Vampiri) – Albert Guinovart’ın Müzikali

4. Amelia Dyer

Amelia Dyer

“Bebek Çiftçisi” lakaplı Amelia Dyer, tarihin en acımasız seri katillerinden biri olarak bilinir. Amelia Dyer’in kurbanları küçücük çocuklardı. Yüksek bir hemşirelik eğitimi almıştı. Kariyeri, bir ev bulununcaya kadar genellikle gayrimeşru çocuklara bir ücret karşılığında bakma üzerine kuruluydu. Reklamlarında ve müşterileriyle yaptığı görüşmelerde onlara saygın, çocuk için güvenli ve sevgi dolu bir yuva sağlayacağına dair güvence veriyordu. Kocası öldükten sonra para kazanmak için bu işi yapmaya başlamıştı. Ama o, çocuklara göz kulak olup bakımlarını yapmak yerine onları aç bırakarak, çeşitli kimyasallar enjekte ederek ya da boğarak öldürdü. Çünkü bu sayede cebine daha fazla para gireceğini düşünüyordu.

Amelia Dyer, cesetleri beze sarıp sonra gömüyor, nehre atıyor ya da şehrin her yerine saklıyordu. Fakat çoğunlukla bebekleri boğarak öldürüp cesetleri Thames Nehri’ne atıyordu. Küçük kurbanları 1896’da Thames Nehri’ndeki Caversham Lock’ta bulundu. Hatta yerel sakinleri bu olaydan sonra nehirdeki ahşap yaya köprüsünün tırabzanlarına haçlar koydular. Bu olaydan sonra da nihayet cinayetten yargılandı ve asıldı, ancak yirmi yıllık bir süre boyunca benzer birçok ölümden-muhtemelen 400 veya daha fazla-sorumlu olduğuna dair birçok şüphe olsa da yalnızca 1 cinayetten yargılandı.

Amelia Dyer’in hikayesi, “Angel Maker: Serial Killer Queen (2014)” ve “Martina Cole’s Lady Killers (2018)” gibi yapımlarda işlendi.

Bebeklerin cesetlerinin bulunduğu Thames Nehri

5. Juana Barraza

Juana Barraza

Nam-ı değer “Yaşlı kadın katili” Juana Barraza, Meksikalı bir seri katil ve dolandırıcıdır. Ayrıca “La Dama del Silencio (Sessiz Kadın)” lakaplı profesyonel bir güreşçiydi. Küçük yaşta annesi onu yaşlı ve zengin bir adama satmış ve defalarca tecavüze uğramıştı. On üç ve on altı yaşlarındayken iki kez hamile kalmış, ikisi de düşükle sonuçlanmıştı. Annesi öldükten sonra Meksika’da 24 yaşında başarısız bir evlilik yaptı. İlk çocuğu ise bir çete çatışmasında vurularak öldü. Çocukluğundan itibaren hayatının her dönemi oldukça karanlık geçmişti.

1995 yılında nakit sıkıntısı çekerken dükkanlardan eşya çalmaya başladı ve bu sonrasında ev hırsızlığına dönüştü. İlk cinayetlerini de o zamanlar işlemeye başladı. Barraza’nın kurbanlarının tümü, çoğu yalnız yaşayan 60 yaş ve üstü kadınlardı. Juana Barraza, yaşlı kurbanlarını annesiyle ilişkilendiriyor ve onları öldürerek topluma yardım ettiğine inanıyordu. Ayrıca Barraza, kurbanlarının güvenini kazanmak için sosyal yardım alanında çalışan bir devlet memuru gibi davrandı. Barraza, 40 cinayetten yargılandı ve on altı tanesinden, ayrıca on iki soygundan suçlu bulundu. 759 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Juana Barraza’nın güreş kıyafetiyle bir fotoğrafı

Tarihin en acımasız kadın seri katillerini bu yazımızda ayrıntılı olarak inceledik. Bu tarz içerikler ilginizi çekiyorsa yine sitemizde yer alan “Domuz Suratlı Kadınlar Efsanesi” adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler