1630’larda başlayan “Domuz Suratlı Kadınlar Efsanesi” hakkında süregelen birçok iddia ve söylenti var. Gözle görülmesi nadir bir olay olsa da bu kadınların yıllardır var olduğuna dair inanç hala bitmiyor gibi. Biz de bu yazımızda, oldukça ilginç olan bu efsaneyi bütün yönleriyle ele alıyoruz.
Domuz suratlı kadınların tuhaf efsanesi (The Pig-Faced Woman), Rönesans’ın sonlarına doğru Kuzey Avrupa’da ortaya çıktı ve 19. Yüzyıla kadar sürdü. Hollanda, İngiltere ve Fransa’da neredeyse aynı anda görülmeye başladı. Domuzlarla uzun zamandır ilişkilendirilen pislik ve inatçılık özellikleri göz önüne alındığında, böyle olmalarının sebebi olarak genellikle ahlaki olarak kendilerinin ya da ebeveynlerinin yanlış yaptıkları şeyler gösterildi.
Bu efsanelerde bahsedilen birçok kadın var. Şimdi bu kadınlardan tarihte yer alanlarının hikayelerine birlikte göz atalım.
İçerik Başlıkları
1. Jacamijnten Jacobs
Bu hikayelerin bilinen en eski versiyonu Jacamijnten Jacobs’undu. 1621’de Jacobs, hamileyken yanında üç çocuğu olan bir dilencinin yanına geldi. Dilenci, çocuklarının ölmek üzere olduğunu söyleyip ondan para istediğinde ise “Pis domuzlarını buradan götür, size hiçbir şey vermeyeceğim!” diye bağırdı. Bundan sonra dilenci sinirlendi ve “Benim çocuklarım domuz mu? Öyleyse tanrı da sana benim sahip olduğum domuzlardan versin!” diyerek kötü bir dilekte bulundu. Görünüşe göre bu dilek etkili oldu ve Jacamijnten Jacobs, söylentilere göre domuz suratlı bir kız çocuğu doğurdu. Ve Amsterdam sokaklarında bu kız çocuğunun değişik homurtular çıkardığına ve bir yalaktan yemek yediğine dair fısıltılar dolaşmaya başladı.
2. Tannakin Skinker
Tannakin Skinker de tam olarak Jacamijnten Jacobs ile aynı sebepten bu durumdaydı. Tannakin olgunlaştıkça ebeveynleri iyice umutsuzlaşmaya başladı ve babası sonunda bir büyücüye danışmaya karar verdi. Bu büyücü, Tannakin’in sorununun ancak ona bir eş bulunmasıyla çözülebileceğini söyledi. Bu sebeple Skinker ailesi, Tannakin ile evlenmek için duyulmamış kadar pahalı bir çeyiz ilan etti. Ama yine de Tannakin’in bu görünümünden dolayı hiçbir talip çıkmadı. Bir zaman sonra nihayet tanınmış bir Londralı gönüllü oldu, bu bir dönüm noktasıydı. Düğün gecelerinde Tannakin’in kocası gözlerini kaldırdığında, aniden bugüne kadar gördüğü en güzel yüzü gördü.
3. Griselda Steveens
Griselda Steevens’ın kaderi, üstte bahsettiğimiz iki kadından biraz daha farklıydı. Dr. Steevens Hastanesi‘nin sahibi olan bu zengin kadın, şiddetli bir ışık hassasiyetinden muzdaripti ve küçüklüğünden beri dışarıda peçe takarak dolaşmıştı. Bu sebeple etrafta, domuz suratlı olduğu için kendini göstermediğine hikayeler dolaşmaya başladı. Söylentiler Griselda’nın kulağına gittiğinde ise buna bir son vermek için kendisinin bir portresini çizdirdi ve hastanesinin dışına astı. Yine de ne yaptıysa insanların bu yanlış algıdan uzaklaşmasını sağlayamadı. Sonunda toplumdan tamamen çekildi ve 1746’da Dublin’de öldü.
Domuz Suratlı Kadınlar Efsanesi’nin Son Zamanları
Efsaneye inanan kişilerin sayısı gittikçe azalmaya başlasa da hala birçok insanın içinde gerçek olabileceğine dair inanç vardı. Bu insanlardan kazanç sağlamaya çalışan karnaval operatörleri, domuz suratlı kadınlar sergilemeye başladı ve bununla ilgili şovlar düzenledi. Genellikle bir ayı, onu iyice sersemletecek içeceklerle beslenir ve ardından yüzü tıraş edilirdi. Tıraş olduktan sonra sarhoş ayıya dolgulu yapay göğüsler takılır, kadın kıyafetleri ve peruk giydirilirdi. Ardındansa sandalyeye bağlanırdı. Her şey tamam olduktan sonra kalabalığın çadıra girmesine izin verilirdi ve bu işten bolca para kazanmış olurlardı. Bunların hepsinin bir düzmece olduğunun ortaya çıkmasından sonra insanların içindeki şüphe daha da arttı ve domuz yüzlü kadınların efsanesi Cadılar Bayramı dışında gözden kayboldu.
Efsanenin son demleri, profesyonel bir hayalet avcısının bir cilt doğaüstü araştırma yayınlamasıyla 1924’te ortaya çıktı. Elliot O’Donnell , “Ghosts, Helpful and Harmful” adlı kitabında kendini bir peçenin altına gizleyen hayaletimsi bir kadının hikayesini anlattı. O’Donnell, bu yaratığın evdeki çocukları küçük hayvanlara işkence etmeye ikna ettiğini iddia etti. Babaları onunla yüzleştiğinde hayalet, örtüsünü kaldırdı ve domuz biçimli yüzünü gösterdi. Aile daha sonra Londra’daki konutlarından kaçtı ve bir daha geri dönmedi. Bu hikaye de domuz yüzlü kadınlar efsanesinin yeniden yükseliş yaşadığı son olay oldu.
Güzel biçimli ve ay ışığında cilalı fildişi gibi parıldayan vücut, bir kadının vücudunu andırıyordu ama yüzü çok tuhaf ve iğrenç bir hayvanın yüzüydü. İnsan yanaklarının yerine devasa çöküntüler vardı. Burun normal burun gibiydi, ağız ise kocaman bir yarıktı, iğrenç çarpık dişlerle doluydu. Bu özelliklerin tümünün birleşimi korkunç görünümlü bir domuzun yüzünü akla getirirken, parlak bir yığın halinde dökülen – şüphesiz bir kadının – saçıyla daha da etkili hale geldi, boynuna ve omuzlarına parlak bir altın yığını halinde düştü. Babaları odasının kapısını açtığında, çocuklar hâlâ suskundu ve dehşet içinde ona bakıyorlardı; ve o bunu yaparken, figür yavaşça ortadan kayboldu.
-Elliot O’Donnel (Ghosts, Helpful and Harmful)
Bu yazımızda, zamanında üç farklı ülkede birçok insan arasında yayılan ve çokça etki yaratan domuz suratlı kadınların efsanesini ele aldık. Eğer tarihteki ilginç olaylara, ilginç yaratıklara ilgi duyuyorsanız yine sitemizde yer alan Kriptozooloji Nedir? En Tuhaf 7 Kriptid adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.