Mary Wollstonecraft: Liberal Feminizmin Cesur Kalemi

18. yüzyıl İngiltere’sinde yaşamış olan liberal feminist yazar Mary Wollstonecraft ve Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı eseri hakkında bilmeniz gereken tüm detayları incelediğimiz araştırma yazımızda feminizm hareketinin kıpırdanmalarına ve Mary Shelley’nin edebiyata yansıttıklarına değiniyoruz.

Şimdi bu çürümenin nedenini ve gelişimini incelemek durumundaydım ve bunun için gece gündüz kümbetlerde ve mezarlarda vakit geçirmek zorundaydım. İnsani hassasiyetleri son derece yaralayıcı şeylere odaklanmıştım. İnsanın narin formunun nasıl bozulup heder olduğunu gördüm. Ölümün kanlı canlı yanakları çürütüşünü izledim. Göz ve beyin gibi harikaların solucanlara yem oluşuna tanıklık ettim. Durup, yaşamdan ölüme ve ölümden yaşama doğru bu değişimi örnek alarak, neden sonuç ilişkilerinin tüm o ufak ayrıntılarını incelemeye ve irdelemeye girişmiştim ki, aniden, bu karanlığı aydınlatan bir ışık çakıverdi. Bu hem öyle parlak ve büyüleyici hem öyle yalın bir ışıktı ki, önümde beliren manzara beni sersemletirken, aynı bilim dalında araştırma yapan onca deha içinde bu kadar büyüleyici bir sırrı benim keşfetmiş olmamdan da şaşkındım. –Mary Shelley Frankenstein

Amerikan edebiyat eleştirmeni Sandra M. Gilbert’ın Mary Shelley hakkında yazdığı gibi; “Mary’nin tek gerçek annesi bir mezar taşıydı.” Bu söz çoğu kişi için mecazi bir anlam ifade ediyor olabilir ancak işin iç yüzüne göre bu sözün göründüğü kadar mecazi olmadığına inanmamak elde değil! Zira bunu sırf Frankenstein’ı yazması ve eserlerinin ölüm, yaşam ve cinsellik üzerine çözümlemesiyle hiçbir alakası yok(?)

Nitekim Mary Shelley’nin ebeveynlerinden sadece biri Frankenstein’ın yayınlandığını görecek kadar yaşadı.

A Vindication of the Rights of Women (Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi) adlı eseriyle tanınan 18. yüzyılın ilk feminist filozofu Mary Wollstonecraft; aynı zamanda Mary’nin annesi… Mary Shelley’i doğurduktan haftalar sonra vefat etti. Doğum esnasında doktorun dikkatsizliği sonucu lohusalık hummasına yakalanan genç kadın, birkaç hafta içinde ateşinin yükselmesi sonucu hayata gözlerini yumdu.

Özellikle annesini hiç tanımayan Shelley hayatı boyunca annesinin özlemiyle yanıp tutuştu. Zamanla babası ünlü filozof William Goodwin ve annesinin çalışmalarını inceleyen Shelley, bu okumalarını uzun yıllar mezarlıkta devam ettirdi. Adeta kitaplar onun vekili, mezarlıkta geçen zamanları ise bir nevi ritüel olacaktı. Sayfalar ve sözcükler ise et ve kanı!

Sözün kısası; eserlerinde sıklıkla dile getirdiği yaşam ve ölüm arasında bir köprü kurdu. Edebiyat ve sanat dünyasına birçok yenilikçi eser kazandırdı.

Nitekim bu araştırma yazımızda Mary Shelley’den çok Mary Wollstonecraft’tan bahsedeceğiz. Gel gelelim Mary Shelley’in eserlerinde annesinden izlere rastlamak; özellikle Frankenstein’da…

Dolayısıyla Mary Shelley’in eserlerini ve ailesi hakkındaki söylemlerine kulak asmak; hayatı çilelerle dolu bu cesur kadınları anlamak için küçük bir anekdot özelliği taşıyor. Bilhassa Shelley’nin hayatında da annesininkine benzer bir öyküye sahip olması yaşamın ne denli zor olabileceğinin katıksız bir yansıması.

Mary Wollstonecraft Kimdir?

Mary Wollstonecraft, 1790–1, John Opie tarafından resmedilmiştir.

Mary Wollstonecraft, 27 Nisan 1759’da Doğu Londra’nın Spitalfields bölgesinde doğdu. Edward John Wollstonecraft ve Elizabeth Dixon‘ın yedi çocuğundan ikincisiydi.

Çocukken ailesinin iyi bir geliri olmasına rağmen babasının başarısız girişimleri dolayısıyla mali sorunlar yaşamış ve bunun sonucunda sosyal statülerinin düşmesiyle sık sık taşınmak zorunda kalmışlardı. Sonunda ailenin durumu öyle vahim bir hal aldı ki Mary, aile mirasından kalacak haklarını devretmek zorunda kaldı. Dahası babası geçimsiz, kötü niyetli ve ailesine karşı oldukça şiddetli davranan bir adamdı. Genç kız bu durumdan o kadar kötü etkilenmişti ki babası, annesine zarar vermesin diye yatak odasının eşiğinde yatardı.

Mary, ailesine çok önem verirdi. Özellikle kız kardeşleri Everina ve Eliza için benzer bir koruyucu anne görevi üstlendi ve bunu hayatı boyunca devam ettirdi.

1784’te Eliza doğum sonrası depresyondan muzdaripti. Eşinden şiddetli geçimsizlik nedeniyle ayrılmak istiyordu ancak eşi buna müsaade etmedi. Ablası Mary, belirleyici bir noktada hayatının dönüm noktası olan bir olaya imza attı ve ilk kez sosyal normlara meydan okuyarak kız kardeşinin kaçmasına yardım etti. Zira çağın yozlaşmış ahlaki düsturu neticesinde Eliza, toplum tarafından kınandı ve yeniden evlenemeyeceğinden yılın ilerleyen aylarında duygudurum bozukluğunun da nüksetmesiyle yoksulluk içinde hayata gözlerini yumdu.

Aynı yıl Mary Wollstonecraft, kız kardeşi henüz hayattayken ve ticari diplomat Gilbert Imlay’den olan gayrimeşru kızı Fanny ile birlikte Newington Green’de bir okul kurar. Bir süre bu okulda öğretmenlik yapan Wollstonecraft bu deneyimlerinden yola çıkarak Thoughts on the Education of Daughters (Kızların Eğitimi Üzerine Düşünceler) adlı kitabını yazdı. Ancak kitabı kaleme aldığı süreçte Fanny, yüksek dozda morfin (Laudanum) içerek 22 yaşında intihar etti. Tüm motivasyonunu kaybeden Mary, kızının yasını tutmak ve zihinsel çöküntüden kurtulmak için İrlanda’daki varlıklı bir aile için mürebbiyelik yaptı. Fakat Mary bu işe tutunmaya çalışsa da ev işlerine uygun olmadığını keşfederek akabinde Londra’ya dönmeye karar verdi. O dönemin en ünlü yayıncısı ve kitapçısı olan Joseph Johnson’ın çevirmeni ve danışmanlığını yapmaya başlayan Mary, dört yıl içerisinde en çok bilinen eseri Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’ni yayınladı.

Liberal Feminizmin Manifestosu Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi Üzerine

Liberal Feminizmin önde gelen isimlerinden olan Mary Wollstonecraft, 18. yüzyıl İngiltere’sinde ataerkil egemenliğe karşı yaptığı radikal eleştiriler ile tanınmaktadır. İkinci sınıf olarak görülen kadınların haklarını savunan Wollstonecraft, aynı zamanda Fransız Devrimi’ne yönelik eleştirileri ile dönemin radikal fikriyatına çarpıcı katkılarda bulunmuştur. Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı eserinde Fransız Devrimi’nin cinsiyetçi bir tutum sergilediğine değinen Wollstonecraft, devrimin eşitlik, özgürlük gibi kavramlarda kadınların katkılarını göz ardı edecek şekilde şekillendiğini savunmaktadır. Dolayısıyla bu cinsiyetçilik, dönemin burjuva ve emekçi kadınlarından tepki görmüş, haklarından mahrum bırakılan kadınlar bu çarpık düzene başkaldırmıştır.

Yazar, ayrıca eserinde aşka ve şehvete köle olan yaratıklar olarak tanımlanan ve aşağılık bir varlık gibi görünen kadınların bu durumunu irdelemektedir. Çünkü günümüze değin devam eden bu olgu acıklı bir tablo sunar. Nitekim hakikat onlardan gizlenir ve kendi iradesini eline almadan zihinsel yetileri henüz olgunlaşmadan yapay bir kişilik geliştirmeye zorlanır. Nitekim zihinleri de bedensel gelişimlerine uygun bir gelişim sergiler ve metaforik olarak hapsedildiği altın kafese hayranlık duyarlar.

Liberal Feminizm Nedir?

Liberal feminizmin ne olduğuna Mary Wolstonecraft’ın düşüncelerinden yola çıkarak değinebiliriz. Nitekim liberal feminist düşüncenin ana temasını oluşturan hak eşitliği Wollstonecraft’ın düşüncelerinin temelini oluşturur. Özellikle kadınların eğitim hakkı ve cinsiyet eşitliği tezini işleyen Wollstonecraft tezin çıkış noktasını kadın ve erkeğin aynı tanrının çocukları olarak görmesine bağlar. Burada üzerinde durulması gereken iki argüman var. Akıl ve kadının seksüel bir varlık olarak değil bir insan olarak lanse edilmesi. Nitekim akıl insan olmanın en önemli şartlarından biridir. Haliyle akıl sahibi bir kadın ataerkil zihniyete körü körüne itaat etmeyecektir. Yazar için akıl iktidarla mücadelede en büyük silahtır. Şöyle ki zorbalar ve kadını bir meta; seksüel bir varlık olarak görenler, kadın aydınlanmasından yana değildir. Çünkü bu kimseler bir köle ve kontrol altında tutabileceği tutsaklar isterler.

Akla yapılacak olan yatırım cinsiyetin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırıp, üstünlük duygusunu da yok edecektir. Akıl ile birlikte fazilet ve bilgi kadının kurtuluş reçetesidir. –Mary Wollstonecraft

Wollstonecraft’ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı eserinin en can alıcı kısmı kuşkusuz Jean-Jacques Rousseau’nun kadınlar hakkındaki fikirlerine yönelik eleştirileridir. Velhasıl Rousseau’yu hem eleştirirken hem de yüceltmiştir. Daha detaylı bilgi için Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi dergisinin 2. sayısında Mary Wollstonecraft’ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi Kitabında Rousseau Eleştirisi adlı araştırma makalesini, feminizm hakkında daha detaylı bilgi almak için Hilal Gül ile Türk Feminizm Hareketi Üzerine ve Feminizm Nedir, Ne Değildir? adlı yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler