Gizemi hala çözülememiş terk edilmiş bir gemi olan Mary Celeste gemisinin gizemi, kaptanın ve mürettebatın başına gelen olaylar hakkında varsayımlar ve belirli aralıklarla el değiştiren Mary Celeste gemisine ne oldu? Gizemli gemi hakkında tüm detaylar.
Mary Celeste’nin gizemi, gemiye ve mürettebatına ne olduğuna dair kanıt yetersizliği ve çelişkili teoriler nedeniyle çözülemedi. Yıllar boyunca korsanlık, isyan ve doğal afetler de dahil olmak üzere birçok açıklama yapıldı, ancak hiçbiri kesin olarak kanıtlanmadı.
Mary Celeste Gemisine Ne Oldu?
Mary Celeste yolculuğuna 7 Ekim 1872’de çıkmıştı ve kaptanı Benjamin Spooner Briggs’ti. Kaptanın eşi Sara ve 2 yaşındaki kızları Sofia’da gemideydi. Gemide toplam 7 mürettebat vardı. Mary Celeste, yük taşımacılığı yapan bir ticaret gemisiydi.
Tarihler 5 Aralık 1872’yi gösteriyordu. De Gretia adlı İngiliz ticaret gemisi kendi rotasında ilerlemekteydi. Azor Adalarının yaklaşık 400 mil doğusunda Mary Celeste gemisi ile karşılaştı. Gemi sürüklenmiş ve terk edilmişti.
De Gratia kaptanı Davis Reed Morehouse, Mary Celeste gemisini fark etti. Gemiyi daha iyi görebilmek için güverteye çıktı. Başı boş, sürüklenen gemiyi görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Bu gemi yani Mary Celeste De Gratia gemisinden bir ay önce New York’tan ayrılmıştı. Artık İtalya’ya varmış olması gerekiyordu.
De Gratia kaptanı David Reed Morehouse gemiyi iki saat boyunca uzaktan gözlemledi. Mary Celeste gemisinin içinde veya güvertesinde hiçbir hareketlilik yoktu. İki saat sonunda ilk olarak, yardım ekibi gönderildi. Mary Celeste’ye varan ekip, gemide kimseyi bulamadı. Denizcilerin tüm eşyaları yerlerinde duruyordu. Gemide depolanan altı aylık yiyecek ve su dokunulmamış bir şekilde duruyordu. Kaptanın yatağı sırılsıklam, kendini koruma amaçlı yanından ayırmadığı kılıcı ise yatağındaydı.
Mary Celeste gemi kaptanının günlüğü ve seyir defteri bulunmuştu. Ancak gemi ile ilgili neredeyse tüm evraklar kayıptı. Kayıp eşyalar içerisinde geminin kronometresi ve pusulası da vardı. Geminin seyir defterindeki en son not, on gün önce yazılmıştı.
Kurtarma ekibi, geminin cankurtaran filikasının yerinde olmadığını fark etti. Ve geminin tabanının bir metre kadar su altında kaldığını gördüler. Kargo bölümündeki yüksek miktardaki sanayi tipi alkol tamamen bozulmuştu. Gemiyi iskele veya rıhtıma bağlamaya yarayan kalın halat yani palamar, bir ucu gemide diğer ucu denize sarkmış biçimde duruyordu.
De Gratia mürettebatı, gemiyi Cebelitarık Boğazı’na kadar getirdi. Böylelikle Mary Celeste gemi sigortasından para almaya hak kazandı. Bu gizemli gemiyi araştırması için Frederick Solly-Flood adında bir savcı tayin edilmiştir. Savcı başlarda sigortadan da para alan De Gratia gemi mürettebatı üzerinde durmuş fakat mürettebatı suçlayacak herhangi bir ize rastlamamıştı. Frederick Solly-Flood’un üç aydan fazla süren soruşturmasında herhangi bir suç unsuruna da rastlanmamıştı.
Mary Celeste Gemisinin Uğursuzluğu
Mary Celeste, üç yüz tona yakın ağırlığa sahip bir gemiydi. Gemi ile ilgili yaşananlar geminin uğursuzluk yaydığını ve sahibi olan kişilere kötülük getirdiği yönündeki düşünceleri arttırmaktaydı.
1861 yılında Nova Scotia’da Joshua Davis adlı bir gemici tarafından yapılmış ve Amazon adı verilmişti. Yapım sonrası bölgesel ticari nakliyat yapılan bir firmaya satılmıştır.
Amazon isimli bu geminin ilk kaptanı Robert McLellan gemiyi kullanmaya başladıktan 9 gün sonra hayatını kaybetti. John Nutting Parker sonraki kaptanı olarak görev aldı ancak bir balıkçı teknesinin çarpması nedeniyle gemiyi tamir için tersaneye geri götürmek zorunda kaldı. Tersanedeyken gemide çıkan bir yangın ise bir başka uğursuzluktu. Gemi sonraki sahibine pek iyi geldiği söylenemez. Geminin üçüncü kaptanı Atlantik üzerinden yaptığı seferinde başka bir gemi ile çarpışarak işini kaybetti.
Bu talihsizlikler silsilesinin ardından gemi birkaç yıl sorunsuz kullanıldı. Fakat bu da fazla uzun sürmedi. 1867 yılında sefer sırasında gemi karaya oturdu. Gemi kurtarılmasının ardından 1868 yılında yeni sahibine ulaştı ve Amerikan kayıtlarına ismi Mary Celeste olarak geçti.
Mary Celeste Gizeminin Yazın Dünyasındaki Yeri
Ocak 1884 tarihinde Sir Arthur Conan Doyle, J. Habakuk Jephons’s Notice adlı yazısında The Cornhill Magazine sergisine kısa öykü olarak Mary Celeste gemisini yazmıştır. Bu yazıyla birlikte geminin gizemi insanların daha çok dikkatini çekmiştir. Herkes bir varsayım öne sürdü ve merakla bekledi.
Bu yazıyla birlikte meçhul bir şekilde kapanan dosya savcı Frederick Solly-Flood tarafından tekrar açıldı. Fakat yine bir çözüme ulaşılamadı.
Anne Macgregor konuyu sonraki yıllarda, araştırmaya başlayan bir yazardır. Aynı zamanda Mary Celeste Gerçek Hikayesi adlı belgeselin yazarı ve yönetmenidir. A. Macgregor öncelikle araştırmasına mantıksız varsayımları silerek başladı.
Deniz yaratıkları bir varsayımdı. Bu geminin terk edilmiş haline dayanan bir düşünceydi. Deniz Korsanlar varsayımı da geminin yüküne yani taşıdığı alkol bidonlarına hiç dokunulmaması dolayısıyla çürüdü. Başka bir teori denizcilerin arasında bir isyan çıktığıydı. Fakat gemide herhangi bir kırılma, dökülme dağınıklığın olmaması da bunu çürütmüştür.
Olması en muhtemel gibi gözüken ama çürütülen başka bir teori vardır. Kargo bölümündeki alkolün buharlaşmaya başladığını ve bunun patlamaya yol açacağıdır. Bunu gören ve bu şekilde düşünen kaptanın ise tüm mürettebat ile birlikte filikaya bindiği, filikayı da gemiye palamar ile bağlayıp beklediğini savunur. Sonrasında gelen bir dalganın filikayı devirdiğini ve herkesin can verdiğidir. Fakat bu görüş de çürütülmüştür. Çünkü kargo bölümü kapalı bulunmuştur.
Macgregor yanlış varsayımları tükettikten sonra asıl sorması gereken soruyu sormuştur. Mary Celeste gemisine ne oldu? Bir gemiyi açık denizde yükü ile birlikte terk etmek bir kaptanın vereceği en zor karar ve en son emirdir.
Mary Celeste günümüz teknolojisinde bile gizemi çözülemeyen bir olay olarak kalmıştır.
Bu tür gizemli olaylar ilginizi çekiyorsa “Tunguska Olayı Nedir? Patlamanın Etkisi ve Komplo Teorileri” adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.