Bryan Fuller tarafından geliştirilen NBC dizisi Hannibal, polisiye/gizem sevenler için adeta bir hazine. Diziyi izlerken adeta kitap okuyormuş hissi veren diyaloglarına, özellikle vurucu final sahnelerine hayran kalacağınıza eminim. Öyle ki her dakikası içinize işleyen, size hayranlık ve tiksinçlik duygusunu aynı anda yaşatan, gerilimi en yüksek noktaya çıkaran bu diziyi izlerken bölümlerin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile.
Dizinin her biri 13 bölümden oluşan toplam 3 sezonu bulunuyor. Bölüm süreleri 40-50 dakika şeklinde. Önemseyenler için de haber vermem gerekirse IMDB puanı 8,5/10. Dizide Mads Mikkelsen (Hannibal Lecter), Hugh Dancy (Will Graham), Laurence Fishburne (Jack Crawford), Caroline Dhavernas (Alana Bloom), Hettienne Park (Beverly Katz), Gillian Anderson (Bedelia Du Maurier) gibi yetenekli oyuncuları, her biri onlara “cuk oturmuş” şahane rollerde izliyoruz. Thomas Harris‘in “Red Dragon” adlı kitabından uyarlanan birçok eser olduğu için Hannibal Lecter adını çokça duymuş olmanız muhtemel olsa da bu dizi, bambaşka bir bakış açısıyla olayların derinine iniyor.
İçerik Başlıkları
Hannibal Dizisinin Konusu
Size biraz dizinin konusundan ve karakterlerinden bahsetmek istiyorum. Olaylarımızın merkezinde, FBI’a danışmanlık yapan, katillerle empati kurma yeteneğine sahip Will Graham ve korkunç derecede zeki, ünlü psikiyatr Hannibal Lecter yer alıyor. Yakalamak zorunda oldukları bir katil için iş birliği yapan bu ikili sonrasında onları nelerin bekleyeceğinden oldukça habersiz. Zamanla aralarında tuhaf bir doktor-hasta ilişkisi oluşmaya başlasa da bu ilişki onları hasta etmekten başka işe yaramayacak gibi görünüyor. Özellikle Will Graham’ı uzunca bir süre kendi benliğini sorgularken izliyoruz. Hannibal’ın üstün manipüle yeteneklerinin etkisi altında kaldığını sonradan fark ettiğinde güçlü bir başkaldırıya şahit olacaksınız.
Sadece bu iki karakterden bahsetmek yanlış tabii ki! Dr. Alana Bloom karakteri, dizideki soğuk havanın içinden sıyrılan aşk duygusunu desteklerken aynı zamanda dengeleri sağlamakta oldukça başarılı. Diğer bahsetmek istediğim karakter ise FBI’ın davranış bilimleri biriminde sorumlu ajan olarak görev yapan Jack Crawford. Ajan Jack, ailesine ve işine olan bağlılığıyla size hem samimiyeti hem de her yönden güçlü iki karakterin arasında kaldığı için acıma duygusunu yaşatacak.
Başrollerimize dönersek izlediğimiz şey tam olarak bir zeka savaşı. Bana kalırsa izlerken bu kadar zevk almamızın sebebi de bu. Acaba hangisi daha zeki diye düşünürken boşlukta kaybolacağınıza eminim. Bu arada Hannibal Lecter’in cinayetlerine hayran kalırken kötü hissetmenizi istemem, yalnız değilsiniz. Ayrıca hassas bir mideniz varsa ve bundan çekiniyorsanız bile bu sanatı izlerken unutacağınızı düşünüyorum.
Hannibal 1. Sezon İncelemesi
Dizimizin ilk sezonunda Will Graham ve Hannibal Lecter’in FBI’da yollarının kesişmesini izliyoruz. Katillerle kurduğu empati sayesinde işlenen cinayetlerin nasıl gerçekleştiğini anlayabilen Will için düşünüş tarzındaki farklılık ne kadar avantaj olsa da bu yüzden kendisiyle ilgili sorunlar yaşadığını açıkça göreceksiniz. Bu yüzden Ajan Jack, Will’in psikolojisini kontrol altına almak için aynı zamanda en yakın arkadaşı olan Psikiyatr Hannibal Lecter’i öneriyor ve bu üçlünün azılı katillerin üstesinden gelme serüvenine tanık olmaya başlıyoruz. En başta her şey çok iyi gitse de Will, Hannibal ile ilgili asıl gerçeği öğrendiğinde işler çok karışık bir hâl alıyor.
Hannibal 2. Sezon İncelemesi
Bu sezonda Will, Hannibal’ın onu etkisi altına aldığını fark etse de iş işten çoktan geçmiş oluyor. Hannibal’ın hain planlarına kurban giden Will’in hapishanede olduğunu görüyoruz. Öyle ki suçlu olduğu güçlü kanıtlarla destekleniyor ve idam edilme ihtimali var. Aşık olduğu Dr. Alana Bloom ve yakın arkadaşı Ajan Jack Crawford bile Will’in işlenen cinayetlerin faili olduğunu düşünüyor. Bu olaylar, Will’e kendini iyice sorgulatırken ve hatırlayamadığı olayları yavaş yavaş çözerken Hannibal ise kurduğu oyunlar dışında bir yandan da cinayetler işlemeye devam ediyor. Yargı ile adeta dalga geçtiğini izliyoruz. Hapishaneye kendi soktuğu Will’i, hukuk organlarını saf dışı bırakarak kendi çıkarıyor. Sezon finalinde bütün gerçekler ortaya çıktığındaysa bıçakların, yumrukların havada uçuştuğu etkileyici ve heyecanlı bir sezon finali izliyoruz.
Hannibal 3. Sezon İncelemesi
Büyüleyici 2. sezon finali ardından Hannibal, soluğu İtalya’da alıyor. Floransa’nın eşsiz mimarisini gözler önüne seren dizi, bu sezonda ilk defa Hannibal’ın geçmişine göndermelerde bulunuyor. Hannibal ve onun psikiyatristi Bedelia, birlikte adeta mükemmel bir çift imajı çiziyorlar. Bu sezonda aslında Hannibal’ın Will’e olan zaaflarını daha açık görüyoruz ve Will de artık tam olarak her şeyin farkında, Hannibal’ın ne düşündüğünü biliyor. Bir yandan Jack bir yandan Will bir yandan Alana, Hannibal’ın izini sürmeye çalışırken bu durum, adeta bir kedi-fare oyununa dönüyor. Sonunda Jack, Hannibal’ı bulduğunda, bunca zaman birikmiş öfkesini yumruklara çeviriyor ve bir çatışmaya tanık oluyoruz. Dizinin artık son bölümlerine geldiğimizde görülmemiş hesap kalmamış gibi dursa da finalde asıl hesaplaşma var: Hannibal ve Will İkilisi kozlarını son bir kez paylaştıktan sonra, bu uzun serüvenin bütün birikmiş duygusuyla hisli bir sarılma izliyoruz. Sioux’un love crime şarkısıyla anlamlandırılan Hannibal/Will son sahnesi, bu müthiş diziye güzel bir veda oluyor.
Fazla spoiler vermek istemediğim için olayların çok derinine inemesem de bu diziye tamamen kefil olduğumu söyleyebilirim. Yazımı, dizinin her birine hayran kaldığım repliklerinden biriyle bitirmek istiyorum:
“Tilki, tavşanın çığlığını duyunca koşarak gelir. Fakat yardım için değil.“