George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi adlı kurgusal öykü hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir yapıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Amerikan iç savaşı dönemine ait, uygulanan medikal yöntemler hakkında önemli edebi bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Bilimin ve edebiyatın sentezlendiği bu hikaye, hayalet uzuv terimini ilk duyduğumuz yerlerden biridir. Bu yazımızda da savaş dönemine ait bu kurgusal hikayenin hayalet uzuv terimi ile ilişkisine, hayalet uzuv tanımına ve öykünün önemine değineceğiz.
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi son derece realistik bir şekilde kaleme alınan bir eserdir. 1860’lı yıllarda ortaya çıkan Amerikan iç savaşı döneminde yaralanan askerlerin deneyimlerinden esinlenerek kurgulanmıştır. Hayalet uzuv sendromunun ortaya çıkardığı semptomlar hakkında bilgi veren bir yapıt olmuştur. Aynı zamanda da tıbbi bilgilerin edebiyat ile birleştiği sürükleyici bir olay örgüsüne sahiptir.
İçerik Başlıkları
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi’nin Yazarı Kimdir?
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi (The Strange Case of George Dedlow) 1866 yılında Amerikan nörolog Silas Weir Mitchell tarafından kaleme alınmıştır. Mitchell, savaş sırasında çalıştığı askerlerin deneyimlerinden yola çıkarak bu hikayeyi yazmaya karar vermiştir. Mesleki kaygılarından dolayı hikayenin basılmasını istememiştir. Sadece Reverend Furness adlı arkadaşına okuması için göndermiştir. Ancak Furness bu hikayeyi bir arkadaşına daha göndermiş ve sonucunda George Dedlow anonim bir şekilde Atlantic Monthly’de basılmıştır.

Yayına alınmasının ardından eser büyük ün kazanmıştır. Daha sonraları Atlantic Monthly’nin rakiplerinden Lippincott’s Magazine, hikayeyi kendi dergilerinde basmak için Atlantic Monthly’den izin bile istemiştir. Weir Mitchell, George Dedlow karakteri üzerinden sadece fantom uzuv ağrısı semptomlarını işlememiştir. Aynı zamanda kozalji adı verilen bölgesel ağrı sendromunun semptomlarına da bu kısa hikayesinde yer vermiştir.
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesinin Konusu
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi, Indiana’dan gelen bir teğmenin savaş döneminde yaşadığı talihsizlikler çevresinde şekillenmektedir. Hikaye, Mitchell’in kurgusal karakteri George Dedlow tarafından anlatılmaktadır.
George Dedlow, hekim olmamasına rağmen oldukça zengin medikal bilgilere sahip bir teğmendir. Bunun sebebi ise, babasının doktor olmasından kaynaklanmaktadır. Dedlow, çocukluğundan bu yana babasının yanında çalışmış ve aynı zamanda tıp derslerine girmiştir.

Savaş döneminde ise askeri birliğe hekim olarak atanmıştır. Ancak savaşın yol açtığı yıkım, Dedlow’u son derece kötü bir şekilde etkilemiştir. Savaş esnasında aldığı derin yaralanmalar sonucu her iki kolunu ve bacağını da kaybetmiştir. Okuyucu, hikaye boyunca Dedlow’un yaşadığı kötü deneyimlere tanıklık etmektedir.

Mitchell, hikayenin sonlarına doğru dört uzuv kaybeden Dedlow’un bu durumunun onu psikolojik açıdan nasıl etkilediğini ele almaya başlar. Kendisini depresif ve berbat hisseden Dedlow, bir insan olarak ne kadar var olabildiğini sorgulamaya başlar. Aynı zamanda Dedlow, azalan vücut ağırlığı sonucu daha az yemek yemeye başlar ve bunun sonucunda kilo kaybeder. Yaşadığı talihsizlikler onu son derece kötü etkilemektedir. Hikayenin sonunda protagonist, Indiana’ya, evine geri gönderilir ve bedensel olarak kaybettiği vücut bölümlerinin hepsinin bir arada olduğu başka bir hayat düşler.
George Dedlow ve Hayalet Uzuv Kavramı
Hayalet uzuv ya da bir diğer adıyla fantom uzuv, vücudun belirli bir bölümünün kaybedilmesinin ardından aylar ve hatta yıllar sonra ortaya çıkan kaybedilen bölüme ait hafıza anlamına gelmektedir. Bir diğer deyişle, kaybedilen bir kolun veya bacağın hala oradaymış gibi hissedilmesi ya da imgelenmesidir. Fantomlar eski çağlardan bu yana İtalyan şair Dante ve Aziz Augustine gibi orta çağ dönemine ait ünlü isimler tarafından da sıklıkla işlenen bir konu olmuştur. Dante fantomları ruh ve beden kavramları altında yorumlayarak ele almıştır. Fantom uzuv ağrısı olarak adlandırılan bu durum ise Silas Weir Mitchell tarafından Amerikan iç savaşı döneminde literatüre kazandırılmıştır.
Weir Mitchell, Turner’s Lane Hastanesi’nde görev aldığı zamanlarda savaş sırasında vücutlarının belirli bir bölümünü kaybeden sayıca fazla askerle bir arada bulunmuştur. Edindiği deneyimler sonucu kaybedilen beden bölgesinin askerler tarafından hala var olarak algılandığını fark etmiş ve bu fenomeni araştırmaya başlamıştır. Askerler tarafından tarif edilen bu hayali uzuvları ayrıntılarıyla incelemiştir.

Doktor Mitchell, protagonist George Dedlow üzerinden bu fenomeni yarattığı kısa kurgusal hikayesinde ele almıştır. Aslına bakılırsa, savaş dönemi boyunca hayalet uzuv hakkında edindiği bütün bilgileri tek bir karakter üzerinden yorumlamaya çalışmıştır.
Dedlow düşman kesim tarafından kontrol altında tutulan bir tepeden yukarı tırmanırken açılan ateş sonucu her iki bacağını da kaybeder. Geçirdiği operasyondan sonra yanında bulunan bir askere bacağının arkasını kaşımasını rica eder. Ancak bu isteği karşısında asker oldukça şaşırır ve bacağının artık orada olmadığını söyler. Dedlow ise bunun gerçek olmadığını her iki bacağında da ağrı hissettiğini belirtir. Dedlow bu duruma inanmayınca asker, Dedlow’un bacaklarını örten kumaşı kaldırır ve ona gerçeği gösterir. Hikayede yer alan bu sahne Mitchell’in yarattığı Dedlow karakterinin fantom uzuv ağrısı ile karşılaştığı ilk andır.

Dedlow, hayalet uzuvlarının yarattığı ağrıyı ve hala oradaymış gibi davrandığı bazı geceleri şu şekilde ifade etmektedir:
Çok sayıda adamın amputasyon operasyonu sonrası kaybettikleri uzuvlarına hala sahip oldukları bilincinde olduklarını öğrendim. Kaşındığı, acıdığı veya kramp girdiği oldu ama asla sıcağı ya da soğuğu hissetmedi. Eğer kaybettikleri uzuvlarının acıdığını deneyimlerlerse, o bölgenin hala orada olduğuna dair olan inançları uzun süre devam edebilir. Ancak ne zaman ki acı hissetmemeye başlarlar o zaman o bölgenin orada olduğu düşüncesi yavaşça yok olmaya başlar.
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi, Silas Weir Mitchell (1866)

Mitchell, protagonisti üzerinden diğer askerlerin yaşadığı farklı fantom türleri hakkında da bilgiler vermektedir. Hikayede Dedlow bazılarının bacaklarını kaybettikten sonra ayaklarını hala hissedebildiklerini söyler. Ancak kaybedilen bacak daha kısa bir görüntüye sahiptir. Bu duruma kollarını kaybeden askerler üzerinden de örnek vermektedir.
… Kolunun dirsek altı kısmını kaybeden neredeyse her kişi elini dirseğinde görmeye başlıyor. …
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi, Silas Weir Mitchell (1866)
Dedlow’un kaybettiği vücut bölgelerine dair gördüğü halüsinasyonların ve delüzyonların çoğu Mitchell’in savaş dönemi çalıştığı askerlerin sözlerine ve deneyimlerine dayanarak yazılmıştır.
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi’nin Önemi
Fantom uzuv ağrısı ilk kez 1552 yılında Fransız cerrah Ambroise Paré tarafından tanımlanmıştır. Ancak hayalet uzuv sendromunun ve kişide yarattığı ağrının gerçekliğini ilk ortaya koyan Silas Weir Mitchell olmuştur. Gözlemlerine dayanarak yazmış olduğu bu eser sayesinde, hayalet uzuv sendromu ve türleri detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Mitchell, gözlemleri sonucu bazı askerlerin kaybettikleri uzuvları orada olmasa bile sanki hala oradaymış gibi ağrı ya da acı deneyimlediklerini belirtmiştir. Fantom uzuv ağrısı olarak adlandırılan bu durumun kaynağını hem çevresel hem de nörolojik faktörler açısından yorumlamaya çalışmıştır. Sinir köklerinin hasarının, uyarılmasının veya kitlenmesinin bu duruma yol açabileceğini açıkça dile getirmiştir. Aynı zamanda omurilik sinir köklerinde oluşan bir rahatsızlık sonucu da kişilerin hayalet uzuv algısına sahip olabileceklerini söylemiştir.
Bu hikayenin bu kadar ünlenmesinin bir diğer sebebi ise çoğu insanın George Dedlow’u gerçek bir insan sanmasından kaynaklanmaktadır. Uzun süre George Dedlow’un kurgusal bir karakter olduğu düşünülmemiştir. Hatta birçok kişi tarafından kendisine mektuplar yollanmıştır. Onunla tanışmak isteyenlerin bile olduğu söylenmektedir.

Mitchell yaptığı bir açıklamada daha önce hem kollarını hem de bacaklarını kaybeden bir insanla daha önce tanışmadığını bunun gerçekten var olup olmadığına dair bir fikrinin olmadığını belirtmiştir. Ancak gönderilen mektuplarda çoğu kisi, gerçekten bu durumla mücadele eden insanların olduğunu söylemişlerdir.
George Dedlow’un Tuhaf Hikayesi adlı kurgusal kısa hikaye tıbbi gözlemlerin, edebiyat ile harmanlaması sonucu ortaya çıkan değerli bir eserdir. Bir iç savaş doktorunun gözlemlerinden yola çıkarak kaleme aldığı bu öykü çok sayıda kişi tarafından beğenilmiştir. Yazarın hayal gücüne dayalı olsa bile aktarılan deneyimlerin gerçekliği eseri inandırıcı kılmıştır.
Eğer bu içeriğimiz hoşunuza gittiyse, eser ve yazarı hakkında daha detaylı bilgi almak için Amerikan Nörolog Silas Weir Mitchell’in Hayatı adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.