Terapist, tıpkı Kırmızı Oda gibi psikolojik unsurların yer aldığı bir dizi olarak karşımıza çıkıyor. Fakat gerilimi üstümüzde hissettirmesi onu ayıran bir fark oldu. Dizi, birbirinden farklı ruhsal hastalıklara sahip danışanlar ve bir psikoloğun onları tedavi etmeye çalışması üzerinden işleniyor. Ancak bir noktada işler hiç de ummadık biçimde ilerliyor ve kendimizi hikâyenin içinde buluveriyoruz.
Çiçeği burnunda bu yeni dizimiz 1 Ocak 2021 tarihinde Gain platformunda yayınlanmaya başladı ve 7 bölüm olarak sunuldu. Terapist için kısaca psikolojik unsurlar barındıran gerilim dolu çerezlik bir dizi diyebiliriz.
Bölümleri yaklaşık 8-15 dakika sürüyor ve heyecanı dorukta bırakıp sıkmayacak şekilde tasarlanmış. Oyuncu kadrosunda da Muhammet Uzuner, Çağdaş Onur Öztürk, İlayda Alişan, Murat Kılıç, Zeynep Çamcı ve Dolunay Soysert gibi ekranlarımızdan tanıdığımız ünlü kişiler mevcut.
Muhammet Uzuner’in canlandırdığı Doç. Dr. Çetin Düztaş ile terapistlik rolünü üstlenmiştir. Çağdaş Onur Öztürk narsistik bir cerrah olan Kerem’i, İlayda Alişan çocukken cinsel taciz yaşamış bir birey olan Özlem’i, Murat Kılıç başarılı bir iş adamı olan fakat erişkin bebek sendromu yaşayan Armağan Bey’i, Zeynep Çamcı karmaşık travma yaşan Ayşe’yi ve Dolunay Soysert ise şiddet bağımlısı birey olan Berna’yı canlandırmaktadır.
Hastaların hikâyeleri, katilin kim olduğu, yakalanıp yakalanmadığı ve Çetin Bey’in akıbetini siz değerli okuyucularımız merakla izleyebilsin diye elimden geldiğince spoiler vermemeye çalıştım. İncelememe: “ Geçmiş asla geçmemiş ve geçmeyecek olandır.” diyerek dizinin vurucu cümlesi ile başlamak isterim.
Dizi bir grup terapisiyle başlıyor. Herkes bir kart çekiyor ve çektiği karttaki resimde ne gördüğünü söylüyor. Terapistimiz Çetin Bey de danışanlarının bu söylediklerini defterine karalayarak not alıyor. Terapi bittikten sonra telefonla bir konuşma yapıyor bu esnada danışanlar da klinikten ayrılıyor tabi.
Ofisinden çıkan Çetin Bey evine geliyor fakat terslik o ya kapı açık ve eve girdiğinde yerdeki kan izleriyle karşılaşıyor. Kan izlerini takip ediyor. İzler yatak odasında son buluyor. Gördükleri karşısında şok oluyor çünkü karısı öldürülmüş. Hemen polisi arayıp ihbar ediyor ve soruşturma başlatılıyor.
Aslında katilin kim olduğunu kendisi bulmak istiyor ve bu yüzden de bir şeyi polislerden saklıyor: olay mahallinde bulduğu bir kâğıt parçası. Çünkü bu kanıt cinayeti hastalarından birinin yaptığını açıkça gösteriyor.
Bu aşamadan sonra bir danışanı terapi için geliyor ancak Çetin Bey karısının katilini bulmakta epey ısrarcı. Bu yüzden danışanının anlattıklarını, daha önceden hastalarıyla yaptığı terapilerle yormayıp katilin kim olduğunu çözmeye çalışıyor. Kendini iyi hissetmediğini söyleyip görüşmeyi sonlandırıyor ve bir süre danışan kabul etmiyor.
Nihayet bir gün grup terapisi yaptığı hastalarını geri çağırıyor ve bir seans yapıyorlar. Bu noktada aslında hastaların asıl hikâyelerini öğrenmiş oluyoruz. Çünkü ilk bölümde bunlar yüzeysel geçilmiş durumda.
Her birinin anlattığından Çetin Bey de cinayeti kimin işlemiş olabileceğine dair bir ipucu yakalamaya çalışıyor. Fakat kaçırdığı önemli noktalar var ve bu yüzden biz de katilin kim olabileceği konusunda her bölümde bir soru işaretiyle baş başa kalıyoruz. Bir yandan Armağan’ın yapmış olabileceğini düşünürken birden Özlem’in de yapmış olabileceğini düşünüyoruz. Sonra birden Kerem’in söyledikleri şüphelendirmeye başlıyor ki kendisi aynı zamanda bir narsistik olduğundan Çetin Bey’in fikri bu yöne kayıyor.
Ayşe desek kendisi sürekli ağlamaya müsait iyi şeyler olmasından ve merhametten bahseden bir birey. Berna’nın hiç konuşmaması dikkat çekiyor. Ve son noktada Çetin Bey onun üstünde durması gerektiğine karar veriyor. Burada Berna’nın da hikayesini öğrenmiş oluyoruz ve final öncesi son çıkış bu şekilde sonlamış oluyor.
Final bölümde terapistimiz görüşmek için bu beş kişiden birini çağırıyor. Kararlı ve sert duruşuyla dikkat çekiyor Çetin Bey. Çünkü artık katili bulmak bu muğlâk süreçten bir an önce kurtulmak istiyor. Dizi sonlanırken psikoloğumuzun odasından bir el ateş sesi geliyor.
Televizyonda arz talep meselesinden dolayı hep aynı konuda diziler mevcut. Bu yüzden bir süre yerli yapımlardan uzaklaşmış bulundum. Ancak bu tür yapımlar bana, Türk dizi sektöründe de güzel işler çıkartılabileceğini ve yabancı dizi sektöründen geri kalır yanımız olmadığını gösterdi.
Bu yüzden başta dizinin yönetmeni Zeynep Dadak ve Gain Medya’ya teşekkürlerimi sunarım. Ümit ediyorum ki günden güne daha iyi yapımlarla karşımıza çıkacaklardır.