Ünlü uyuşturucu baronu Pablo Emilio Escobar Gaviria. Herkes bu adamın adını hayatında bir kere duymuştur kanımca. Açıkçası hayatını en çok merak ettiğim kişilerdendir kendisi. Bu yüzden ben de bir gün hem hakkında yapılan filmleri hem Narcos dizisini izlemeye karar verdim. Daha sonra elimde uzun süre önce alıp okumadığım oğlunun yazmış olduğu kitabı da bir çırpıda bitirdim. Şimdi bunların hepsini harmanlayıp siz değerli okuyucularımıza sunuyorum.
Pablo Escobar kimdir? Nelere yol açtı bu adam?
Pablo Escobar 1 Aralık 1949 yılında Rionegro, Kolombiya’da doğmuştur. Annesi Hermilda bir öğretmen, babası Abel de bir çiftçidir. Kendisine “Tata” takma adını kullandığı eşi Maria Victoria Henao ile evlenmiş ve bu evlilikten Juan Pablo adında bir oğlu, Manuela adında bir kızı dünyaya gelmiştir.
Pablo Escobar suç hayatına aslında çok da geç başlamamıştır. Oğlunun kitabında anlattığına göre telefon rehberlerini ikiye bölüp yarısını bir şirkete diğer yarısını başka bir şirkete pazarlamış daha sonra mezar taşlarını çalıp bir arkadaşının babasının fabrikasından yeniden işletip satmaya başlamıştır. Arabalar çalıp bunları satarak da gelir elde etmiştir. Bütün bunları yaparken kuzeni Gustavo ile çokça zaman geçirmiş daha sonrasında birlikte iş yürütmüşlerdir. Onu kardeşi gibi görmüştür. Gustavo ile okuduğu üniversitede boş diplomaları çalıp üzerinde gerekli işlemleri yaptıktan sonra parayla satarak üniversitenin kapısından girmemiş insanların bile mezun olmasına neden olmuştur. Uyuşturucu işine işe daha kolay yoldan servet elde etmeye karar verdiği zaman girmiştir. Öncelikle koka macunu bulması gerekiyordu. Kokain, koka macunu denen bir maddenin alkol, eter ve diğer kimyasallar yoluyla karıştırılmasıyla ve belli işlemlerden geçmesi sonucu oluşur. Bir gün bir koka macunu sevkiyatı gerçekleşecekken DAS ajanları tarafından basılmaları ile Escobar, Gustavo ve eşinin abisi Mario ile tutuklanmıştır. İlk sabıka fotoğrafı da o olaydan sonra çekilmiştir. Bu olaydan sonra artık Pablo Escobar da kriminal kayıtlara geçmiş oldu.
Daha sonraları Pablo Escobar ve diğerleri hapse yollanmışlardır. Burada kendilerine iftira atılıp polis muhbiri denmesine rağmen Blackie lakaplı kişi onları savunmuş ve daha sonraları Escobar’a sciario (tetikçi) olarak çalışmaya başlamıştır. Escobar’ın Blackie dışında çok sayıda tetikçisi de mevcuttu. Tetikçiler, Escobar’ın güvenliğinden, uyuşturucu sevkinin güvenliğinden ve verilen diğer görevlerden sorumluydular.
Escobar, Gustavo ve Mario kefaretle hapisten çıktıktan sonra uyuşturucu ticareti hızını kaybetmeden devam etmeye başladı. Hatta o ve Gustavo yeni ticaret rotaları keşfetmeye başlıyorlardı. Bunlardan en ünlüleri Bunny ve Banana’dır. Banana yolunun adı, yüzlerce ton uyuşturucunun muz ticareti yapılan rotadan kasalara saklanıp Amerika’ya ulaştırılmasından gelir. Medell’in kartelinin bir üyesi olan Carlos Lehder de uçakla uyuşturucu ticareti konusunda yardım sağlamıştır. Hatta Norman’s Cay adası üstüne uçak pisti inşa ettirmiş ve hava radarlarına yakalanmadan tonlarca kokain Florida’ya girmiştir.
Escobarla ilgili başka bir bilgi: Daha önceleri mahallesindeki arkadaşlarıyla konuşurken bir gün “30 yaşıma gelmeden 1 milyon dolar kazanamazsam kendimi vururum” demesiyle bunu 28 yaşına geldiğinde başarmasıdır. Uyuşturucu ticareti zirveye ulaştığı bir noktada günde 60 milyon dolar kazanarak o yaşına kadarki toplam servetini bir saatte kazanmaya başlamıştır.
Escobar’ın en büyük tutkularından biri de yarışlardır. O ve Gustavo yarışlara da katılmaya başlar hatta Renault’un düzenlediği bir araba yarışına da katılırlar ancak hiç kazanamazlar. Bu yarışlar ortakları Gacha “ Meksikalı” ve Ochoa kardeşlerle de tanışmaya vesile olmuştur. Hatta yarışçılardan Razor “Ustura” lakaplı kişi ve birkaç diğer yarışçı da ileride Escobar için araba ve uçak temin etmede yardımcı olmuşlardır.
Escobar’ın bir narko teröriste dönüşmesi ise politikaya atılmasıyla olmuştur. Kayın validesi Nora onu uyarmasına rağmen bu isteğinden vazgeçmemiştir. Seçimlerde formaliteden meclis adayının yedeği olarak katılmış da sonra adayın seçimi kazanıp kendi isteğiyle istifa etmesi sonucu Escobar meclise girmiştir. Ancak yaptıklarından haberi olan Adalet Bakanı Rodrigo Lara Bonilla ve onu destekleyenler bu adamın mecliste yer almasını asla istememişlerdir. Ve bir gün onun sabıka fotoğrafını ve birkaç delili daha öne sürerek Escobar’ı meclis dışına itmek istemiştir. Başarılı da olmuştur. Ancak ne yazık ki bu Lara’nın da sonu olmuştur. Arabasıyla yolda giderken birkaç başarısız suikast girişiminden kurtulsa da en sonunda Escobar kazanmıştır. Tabi bu sonuçlar gözlerin Escobar’a çevrilmesine akabinde ülkenin diğer narkolarına da dikkat edilmesi gerektiğine neden olmuş. Daha sonra Escobar ile Kolombiya devleti arasında asıl savaşı başlatan suçluların iadesi yasası gündeme gelmiştir. Escobar bu konu da bir sözü:” Bir Amerikan hapishanesinde çürümektense Kolombiya mezarlığında yatarım daha iyidir.” şeklindedir. Bu olaylardan sonra zaten ardı arkadaşı kesilmeyecek bombalamalar, suikastler ve insan kaçırma olayları yaşanacaktır. En kötüsü dönemin Kolombiya başkanı César Gaviria’nın suikasti için bir uçağa intihar bombacısı yerleştirmesiydi. César Gaviria o uçağa binmemişti belki ama belli bir irtifaya ulaşınca patlayan bomba yaklaşık 200 yolcunun o patlamada hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Dahası kendisi hakkında çıkarılan haberlere kaşı gazete ofislerine yakın yerlere bomba yüklü kamyonlar yerleştirmiş, ülkedeki üst tabakanın çocuklarını kaçırmış, mahallesindeki çocukları silahlandırmış, ormanlarda yaşayan M-19 militanları ve babalarının komünistler tarafından kaçırılıp öldürülmesi sonucu onlara savaş açan Fidel-Carlos Castaño kardeşler ve eğitimli ordusuyla anlaşmıştır. Adalet sarayı yerle bir edilmiş, Escobar hakkında toplanmış tüm deliller yakılmış ve ona karşı çıkan kim varsa kurşuna dizilmiştir.
Bunca şeyi yapmasına rağmen bu adamın ailesine bu kadar düşkün ve iyi biri olması beni şaşırtıyor. Arkadaşları, akrabaları ve sayısız birçok fakire yardımda bulunmuştur. Özellikle çocuklarına olan sevgisi beni etkiledi. Oğlu Juan Pablo ve kızı Manuela ile çok ilgilidir. Tabi devletle olan bu savaşta birçok zaman ayrı kaldıkları da olmuştur. Ama yazdığı mektuplar sevgisini o derece gösteriyor ki yaptığı onca şeyi bilmesem Escobar için resmen bir sevgi pıtırcığı derdim.
Bu kadar şeyden bahsettikten sonra biraz da servetine değinmeden olmaz. Bilgilere göre Escobar’ın 800 den fazla mülkü ve sayısız sığınağı bulunuyor. ( Zamanında dünyanın en zengin 7. insanı olmaya ulaşmış biri için bu çok normal aslında.) Bunlardan en önemlisi Napoles Mülkü‘dür. Çok büyük bir alana kurulmuş olan bu yerleşim nehirlere, ormanlara, bir hayvanat bahçesine, helikopter pistine sahipti ve uyuşturucu sevkiyatını denetlemek için mülkün yakınlarında uçak pistleri de vardır. Hayvanat bahçesi fikri Escobar’ın aklına, kokain için Meksika’ya yaptığı seyahatler sonucu gelmiş ve yaklaşık 1200 kadar hayvanı burada muhafaza etmiştir. Ayrıca Napoles Hayvanat Bahçesi durumu olmayan insanların da görebilmesi için herkese ücretsiz sunulmuştur. Napoles’te Escobar bir ağacın altına gömülmek istediğini de söyler ancak bu dileğini ailesi yerine getirememiştir. Hatta cenazesine bile gidememişlerdir çünkü öldürülme tehlikeleri vardı. Mezarı Medellin’de, yanında kalan son adamı “Limon” lakaplı şoförü Jhon Burgos ile birlikte yan yana yer alır.
Hükümetle savaşı kızışan Escobar uzun uğraşlar sonucu kendi lehinde birçok yasayı düzenleyip devletle anlaşmış ve La Catedral hapishanesine girmiştir. Hapishane dendiğine de bakmayın. Yapılacak yer, plan, dizayn, gardiyanlar, mahkumlar kısaca her şey Escobar tarafından ayarlanmıştı. Hatta uyuşturucu sevkiyatı hız kesmeden devam ediyordu. Bu yüzden bu yere Escobar’ın kalesi desek yanlış olmaz. İçeride bilgisayar oyunlarından bilardoya, masa tenisine, futbol sahasına, Escobar’a özel ofise, barlara yer verilmiştir. Uzun bir dönem burada kalsa da ailesiyle daha fazla vakit geçirebilmiştir. Noel’i, doğum günlerini hem ailesi hem arkadaşlarıyla burada kutlamıştır. İçeriye birçok şey sokması ön kapıdan gelen kamyonetler yardımıyla olmuştur. Haberleşmeyi ise güvercinlerle sağlıyordu. Amerika’nın üstün teknolojisine karşın bulduğu bu fikir gerçekten yaratıcı.
Medellin kartelinin Kolombiya devletiyle ve diğer kartellerle olan savaşında destek veren dostları Kiko Moncada ve Fernando Galeano ‘nun infazları da La Catedral’de gerçekleşmiştir. Nedeni ise düşmanları olan Cali karteline bilgi sızdırmaları ve Pablo’dan para saklamaları olmuştur. Cali Karteli’nden La Catedral’e bombalama gerçekleştirileceği haberi geldiğinde Escobar ve diğer herkes artık ana binada kalmayıp yakınlara kurdukları sığınaklarda yaşamaya başlamışlardır. Bir gün devlet artık ipleri ele almak istediğinden La Catedral’e asker yığmış, bu da Escobar’ın ordan kaçmasına ve ömrünün geri kalanında bir kaçak olarak yaşamasına neden olmuştur. Sadece kendisi değil ailesi için de büyük bir sorun olmuştur bu. Çünkü defalarca yer değiştirmelerine ve artık bir düzenlerinin kalmadığına işaret eder. Hem devlet tarafından hem de Cali kartelinin finansal destek verdiği Castaño Kardeşler ve Don Berna ile kurulan Los Pepes yani “Escobar tarafından acı çekenler örgütü” tarafından Escobar’ın tetikçileri, adamları, Escobar’a çalışan memurlar bir bir indirilmeye başlamıştır.
44 yaşına bastığı doğum gününden bir gün sonra 2 Aralık 1993’te Medellin’de saklandığı yer tespit edilmiş, sonrasında Kolombiya güçleri ile çatıştıktan sonra bir binanın çatısında vurularak hayatına son verilmiştir. Hatta öldürülmeden önce kendi kendini vurduğuna dair söylentiler de mevcuttur.
Pablo Escobar’ın çöküşü düşman karteller, Kolombiya devleti ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ortak çalışmasıyla gerçekleştirilmiştir. Özellikle bir zamanlar araları iyi olan Cali karteliyle sorunlar yaşaması da devletle olan savaşında, bir yandan da onlarla mücadele etmesine ve Amerika bölgesindeki gücünü kaybetmesine neden olmuştur. Medellin kartelinin çöküşü Cali kartelinin güçlenmesine neden olmuş ve Kolombiya yeni bir savaşla baş başa kalmıştır.
Umarım herkes için keyifli bir okuma olmuştur. Bir sonraki yazımda hem Medellin karteli hem de Cali kartelinin hikâyesinden bahsedeceğim.
Daha fazla bilgi edinmek isterseniz Narcos dizisini izleyebilir, dizide değinilmeyen ya da çarpıtılmış gerçeklere daha iyi ulaşabilmek için ise oğlunun yazmış olduğu “Pablo Escobar Benim Babam” kitabını okuyabilirsiniz.