Hepimiz kendimizi geliştirmek, yeni yerler keşfetmek, yeni insanlar tanımak, yeni maceralara atılmak istiyoruz değil mi? Fakat tam eyleme geçmeye karar verdiğimiz anda bir çoğumuzun aklını “Kendimi bunun için hazır hissediyor muyum?”, “Hangi durumlar ile karşılaşacağımı biliyor muyum?” soruları kurcalıyor, ardından kendi bildiğimiz ve tanıdığımız alanda kalmayı tercih ediyoruz. Peki neden kendimizi yeni olay ve durumlara kapatıp bulunduğumuz yerde kalmayı tercih ediyoruz? Neden gelişmeye kendimizi bu kadar kapatıyoruz? Gelin bunu hep birlikte öğrenelim.
Bireyin içinde bulunduğu, risk almak zorunda kalmadığı, daha önce karşılaşmadığı hiçbir durumu ve kişiyi hayatına almak zorunda olmadığı, kendisini içerisinde güvenli ve huzurlu hissettiğini düşündüğü alana konfor alanı adı verilir. Kişi bu alanda rutin bir hayat yaşar, istediği her şeye sahip olduğunu düşünür, değişime ve gelişime tamamen kapalıdır. Bu alanda kalarak kendisini dış dünyanın risklerinden ve zorluklarından koruduğunu düşünen birey, yeteneklerinin farkına varamaz ve her şeyi erteleme eğilimindedir.
İçerik Başlıkları
Peki neden konfor alanımızda kalmayı tercih ediyoruz?
Öncelikle beynimizin ilkel çalıştığını bilmek gerekiyor. Beyin insanı hayatta tutmak ve insanın acıkmak, üremek gibi temel insani dürtülerini güvenli bir şekilde yerine getirmek için uğraşır. Başarı, gelişim gibi kavramlar beynin dikkate aldığı kavramlar değildir ve enerji kaybı olarak görür. Bu sebeple rutin hayatımızda yer almayan, karşımıza hangi risklerin çıkacağını bilemediğimiz eylemler karşısında beynimiz bizi bundan vazgeçirmeye, temel dürtülerimizi güvenle yerine getirebileceğimiz konfor alanımıza döndürmeye çalışır. Konfor alanınızın dışına çıkmanız gereken durumlarla karşılaştığınız zaman düşüncelerinize dikkat edin. Beyninizin bulunduğunuz alanda kalmak için sizi ikna etmeye çalıştığını fark edeceksiniz.
Konfor alanından çıkmak için neler yapmalıyız?
1. DİRENÇ GÖSTERDİĞİNİ FARK ET
Konfor alanının dışına çıktığın zaman sana “dur” diyen düşüncelerini fark et. Bu direncin beyninin seni korumak için gösterdiği bir savunma mekanizması olduğunu fark et.
2. KORKMAKTAN KORKMA
Risklerden, bilinmezlikten ve karşılaşacağın zorluklardan korkmaktan korkma! Onlarla yüzleş ve neden korktuğunu anla. Unutma beyin bir korkuyla yüzleştiğinde harekete geçer ve o korkuyu yener.
3. RAHATSIZLIK HİSSİNİN RAHATLIK HİSSİNE DÖNÜŞMESİNİ GÖZLEMLE
Konfor alanından çıktıktan bir süre sonra hissettiğin rahatsızlık duygusu kendini rahatlığa bırakacak. Bunu izle. Bunu fark ettikten sonra kendini daha güçlü hissedeceksin.
4. YENİLGİLERİN GÜCÜNÜ FARK ET
Konfor alanının dışına çıkıp yeni deneyimler edinirken bazen istemediğin sonuçlar alabilirsin. Bu sonuçlardan sonra tekrar konfor alanına dönmek yerine mücadele etmeye devam etmelisin. Bu şekilde tecrübe edindiğini aklından çıkarma.
5. %10 KURALINI KULLAN
%10 kuralı, Sakyong Mipham tarafından önerilen bir yaklaşım ve konfor alanından çıkıp küçük de olsa bir adım atmamızın ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. Hayatının hangi noktasında konfor alanından çıkman gerektiğini fark et. O noktada günlük ya da haftalık %10 daha fazla çaba göstermeye karar ver. Örneğin her gün 9 saat uyumak konfor alanın ise bir hafta boyunca her gün 8 saat uyuyarak konfor alanından çıkmaya karar ver. Her gün 100 sayfa kitap okuyorsan her gün 110 sayfa okumaya başla. Zaman geçtikçe büyük resme baktığında inanamayacaksın.
6. 5 SANİYE KURALI
Bir işe başlayacaksın fakat aklından ertelemek ve konfor alanında kalmak düşüncesi geçiyor. Mel Robbins’in 5 saniye kuralını deneyebilirsin. Bu kurala göre yapman gereken işi, aklına geldikten sonra sadece 5 saniyen var. 5 saniye içerisinde o işe yönelirsen beynine seni durdurmaya çalışması için zaman vermemiş olursun.
Konfor alanı bireyin kendisine oluşturduğu bir hapishane fakat çıkmak kişinin kendi elinde. Eğer sen de konfor alanına hapsolmuş bir haldeysen, gelişiminin önüne ördüğün ve sürekli olduğun yerde kalmana sebep olan bu duvarı yıkabilir, sürekli ertelediğin işlerin altından kalkabilirsin.
