Güzellik, dans, casusluk… Asıl adı Margaretha Geertruida Zelle olan ve hayat hikayesi ile bir çok spekülasyona yol açan Mata Hari’nin öyküsü bir hayli ilgi çekici. 2021 Eurovision şarkı yarışmasında Azerbaycan ülkesini temsil eden Samira Efendi şarkısında Mata Hari’yi ele alması ile Mata Hari’nin hayat hikayesi tekrar gündeme geldi. Gelin onun hayat hikayesini, hakkındaki spekülasyonları hep birlikte inceleyelim.
İçerik Başlıkları
Mata Hari’nin Hayatı
Asıl adı Margaretha Geertruida Zelle olan Mata Hari, 7 Ağustos 1876 yılında Hollanda’nın Leeuwarden şehrinde dünyaya geldi. Babası tanınmış bir tüccar, annesi ise bir dansçıydı. Mason Locasının içerisinde yer alan babası, taşkın davranışlar sergilemesi sebebi ile loca tarafından dışlanmıştı. O dönem gerçekleştirdiği petrol hisseleri alım satımı ile kısa da olsa yaşadıkları milyonerlik döneminde bir malikaneye taşındılar. Mata Hari bu dönemde dans ve Fransızca kursları almıştı. 1889 yılında babası ailesini paranın tükenmesi ile birlikte terk eder. Annesini de yaşadıkları küçük apartman dairesinde kaybeden Mata Hari, amcasının yanına Lahey kentine taşınmak zorunda kalır.
Mata Hari ile Rudolf Mac Leod’ın Tanışması
Mata Hari’nin hayallerinden biri de bir subay ile evlenmekti. 1895 yılında gazetede bir ilana denk geldi. İlan, Endonezya’da görev yapan Yüzbaşı Rudolf Mac Leod’ın evlenmek için verdiği bir ilandı. Aslında bu ilan, yüzbaşının gazeteci bir arkadaşının yaptığı şakadan ibaretti. Mata Hari içinde resminin de bulunduğu bir mektubu yüzbaşıya göndererek evlenmek isteğini dile getirdi. Gelen mektuplar içerisinde yüzbaşının dikkatini çeken tek mektup Mata Hari’nin mektubuydu.
24 Mart 1895 yılında ilk buluşmalarını gerçekleştiren Mata Hari ve Rudolf Mac Leod, birbirlerini görür görmez aşık olmuştu. 11 Temmuz 1895 yılında evlendiler ve 30 Ocak 1896 yılında çiftin Norman adını verdikleri oğulları, 1897 yılında da kızları Non dünyaya geldi. Oğulları Norman, 1899 yılında rahatsızlandı ve öldü. 1902’de Rudolph ve Mati Hari, şiddetli geçimsizlik sebebi ile ayrıldı. Mati Hari bu ayrılıktan sonra Paris’e gitti. 10 yıl içerisinde yaşadığı kayıpların etkisi ile yazdığı bir mektuba şu şekilde yansıtmıştı:
Hayata karşı savaşmaktan yoruldum. Şu ikisinden biri olsun istiyorum: Ya Non’u yanıma alıp saygın bir anne olacağım ya da burada bana sunulan harika hayatı yaşayacağım. Böyle bir hayatın iyi bitmeyeceğini biliyorum, ama bununla başa çıkabilirim.
Mata Hari’nin Dans Dünyasına Adımlarını Atması
Mati Hari para kazanmak amacı ile ressamlara modellik yaptı. Burada geçimini sağlayamayan Mata Hari, java dansçısı olarak sahne almaya başladı. Çok iyi bir dansçı değildi fakat sahnede cesurca soyunması ile büyük ün kazandı. Bir arkadaşına bu konu ile ilgili şunları söylemişti:
Doğru dürüst dans edemiyorum. İnsanlar beni görmeye kişilerin önünde soyunmaya cesaret eden ilk kişi olduğum için geliyorlar.
Mata Hari bu dönemde sahne almasının yanı sıra sosyete içerisindeki erkeklerin metresi haline geldi.
Mata Hari’nin Casusluk Kariyeri Nasıl Başladı?
1.Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Mata Hari’nin kariyeri son buldu. Bu sırada Alman konsolos Karl Cramer, ondan 20 bin frank karşılığında Fransa’da casusluk yapmasını teklif etti. Karl Cramer, Mata Hari’ye H21 kod ismini verdi. Birkaç ay boyunca dedikoduları iletti. Fakat aynı zamanda Fransa espiyonaj bürosundan George Ladoux’a giderek casusluk yapmayı teklif etti. George Ladoux ise Almanya veliaht prensini baştan çıkarabilirse ona 1 milyon frank vereceğini söyledi. Fransa için casusluk yaptığına dair bir kanıt bulunamamıştır.
1917 yılında Elysées Palace Otelindeki odasını basan altı ajan tarafından tutuklanan Mata Hari, Almanlarla iletişimini inkar edip sonrasında kabul etmesi ile soruşturmayı kendisi için zorlu hale getirdi. Fakat Almanlar için de casusluk yaptığı ispat edilememiştir. Savcılar, Mata Hari’nın çevresinde sürekli askerler olduğuna dikkat çekince şunları söylemişti:
Hayatım boyunca subayları sevdim. Zengin bir bankacıdansa yoksul bir subayın metresi olmayı yeğlerim. Onlarla parayı düşünmeden seve seve yatarım.
Savcılar Fransız gemilerin Almanlara hedef olmasından dolayı Mata Hari’yi sorumlu tuttular. Ayrıca Fransaya dönmeden önce Madrid Alman Ataşemiliteri von Kalle’nin, H21 rumuzlu bir ajana Comptoir National d’Escompte aracılığı ile para gönderdiği ortaya çıktı. Bu sebeplerle “çağın en büyük casusu” olarak tanımlanan Mata Hari 1917 yılının Haziran ayında ölüm cezasına çarptırıldı. 15 Ekim 1917 tarihinde kurşuna dizilerek idam edildi.
Büyük yıkımlardan lüks bir yaşam tarzına uzanan Mata Hari’nin hayatında yaptığı seçimler yaşamının sona ermesine sebep oldu. Yazımızı Mata Hari’nin ölüm hakkındaki şu sözleri ile bitirelim:
Ölüm hiçbir şey değil; hayat da öyle.. Her şey bir illüzyon.