Gotik Nedir? Gotik Edebiyatı Eserleri ve Özellikleri

Gotik, sanatın birçok farklı alanında görülmüştür; tablolarda, fresklerde, kiliselerde ve hatta edebiyatta. Bu yazımızda gotik kavramının edebiyata ilk olarak hangi eserle girdiğini, bu türün yapı taşlarını oluşturan iki eseri ve gotik edebiyatın olmazsa olmaz özelliklerini inceleyeceğiz. 

Gotik edebiyat denince aklınıza ne geliyor? Terk edilmiş ve paramparça olmuş bir kalenin mumla aydınlatılmış koridorlarında mutsuz hayaletler tarafından rahatsız edilmek mi? Ya da bilgili olmayı takıntı haline getirmiş bir doktorun şeytanla yaptığı anlaşma mı?

Gotik Nedir?

İlk olarak barbar ve vahşi toplulukları adlandırmak için kullanılan Got (goth, gothic) kelimesi zaman geçtikçe önce mimariye daha sonraysa edebiyata sıçramıştır.

Karanlık ve kötücül olana dair olan hikayeleri niteleyen bu kelime Gotik Edebiyat olarak kendine has bir tarza dönüşmüştür. Korku unsurlarını tekinsiz bir anlatım tarzıyla sunmak gotik edebiyatının olmazsa olmazıdır.

Gotik Issız orman
Gotik ıssız orman temsili

Batı edebiyatında aydınlanma hareketinin akılcı ortamına bir tepki olarak ortaya çıkan gotik edebiyat; hayalet, peri, vampir, gibi doğaüstü unsurlardan beslenerek okurda korku hissi uyandırmayı hedefleyen edebi bir türdür. Gotik edebiyat özellikle roman ve hikaye türleri çerçevesinde gelişmiştir.

Gotik,  insanlığın tipik tarzda ahlak yasalarının ötesine geçer. Örnek vermek gerekirse gotik edebiyatın en popüler eseri olan 1818 yılında yayımlanan Mary Shelley Frankenstein romanıdır.

Shelly romanında, Doktor Victor Frankenstein’ın ‘’şeytani ceset’’ olarak nitelendirdiği isimsiz yaratığa bedbaht bir şekilde hayat verdiğini anlatır. Ek olarak, bilinenin aksine ‘’Frankenstein’’ yaratığın değil doktorun adıdır.

Gotik Edebiyatı Eserleri

Gotik kurgunun ana temaları Mary Shelley romanının yayımlanmasından yıllar önce yerleşmiştir. Bu yapı taşlarını belirleyen iki eser vardır; Otranto Şatosu ve Udolpho’nun Gizemleri.

1. Horace Walpole – Otranto Şatosu

Horace Walpole Otranto Şatosu
Horace Walpole Otranto Şatosu

1764 yılında İngiliz yazar Horace Walpole tarafından yayımlanan Otranto Şatosu adlı kitap, şu an Gotik kurgunun kökeni olarak kabul edilmektedir ve ayrıca gotik terimini edebiyat alanında kullanan ilk kişidir.

Walpole, eski dönem gotik mimarisine hayrandır bu nedenle şatosunu dört mimara teslim ederek gotik bir esere dönüştürülmesini ister. Bu karanlık ve kasvetli şatoda gördüğü ilk rüyadan yola çıkarak bu kitabı yazar.

Konusu ise kısaca şöyledir; romanın başkahramanı olan Prens Manfred’in büyükbabası, asıl hükümdar Alfonso’yu zehirleyerek öldürür ve tahta geçer. Kehanete göre, Manfred’in soyu ancak kendi kanından prensler var olduğu sürece hüküm sürmeye devam edecektir. Manfred tahtının varisi olan oğlu garip bir şekilde öldürülür.

Bu ölümden sonra olay örgüsü başlar. Manfred, ardından tahta geçecek kimse kalmadığı için oğlunun ölmeden önce evleneceği Isabella ile evlenmek ister. Bununla beraber olaylar iyice karmaşıklaşır. Hikaye boyunca şatonun kendisi kötülük yok edilinceye kadar doğaüstü bir hayata kavuşur.

Eserdeki mekanlar, şüphesiz gotik edebiyatın ruhuna hitap eden yerlerdir. Şatolar, mahzenler, gizli geçitler ve karanlık odalar gibi mekanlar bu türde sıkça kullanılan mekanlardır.

2. Ann Radcliffe – Udolpho’nun Gizemleri

Ann Radcliffe Udolpho’nun Gizemleri

Gotik yazarlar duayeni Ann Radcliffe tarafından 1794 yılında  yayımlanan Udolpho’nun Gizemleri adlı roman okuyucuları karanlık, romantize edilmiş ve düşüncülere dalmış gotik kahramanı tanıtır. Radcliffe, yüzyıllarca sürecek olan gotik türün geleneklerini şekillendirmeye yardımcı oldu.

Konusu ise kısaca şöyledir; baş kahraman Emily, babasının ölümünden sonra teyzesinin eşi olan Montoni tarafından hapsedilir. Mirası ona verilmez, tüm bunların üstüne de Udolpho kalesinde bolca doğaüstü olaylara şahit olur ve kalenin gizemini çözmeye çalışır.

Roman, içerdiği korku ögeleri, doğaüstü yan hikayeleri, ana karakterleri ve mekanlarıyla Gotik romanın en tipik örneklerinden birisidir.

Udolpho’nun Gizemleri adlı kitapta ürkütücü eski bir kale, zulüm görmüş bir kadın kahraman ve doğaüstü bir varlık tehdidi gibi gotik gelenekler yer alır. Aynı zamanda romanında kanlı heyecanlardan ziyade psikolojik terörü tercih eder.

Gotikte anıt mezar
Gotik  anıt mezar temsili

Gotik Edebiyatı Özellikleri

Konu gotik edebiyat olunca akla ilk gelen şey korkutucu mekânlar ve gizemli olaylardır. Ayrıca gotiği, diğer edebi türlerden farklı kılan ise karakterleridir. Gotik edebiyatın özelliklerine daha yakından bakalım.

  • Kasvetli mekanlar: olmazsa olmazdır. Köhnemiş şatolar, karanlık ormanlar, gizemli kuleler, vahşi ve ıssız yerler, mezarlıklar ve lahitler.
  • Standart karakterler: Kötü tiran, yaşlı deli kadın, sıkıntılı hizmetli, kötü keşiş veya rahibe.
  • Geleceği haber veren işaretler: Kehanetler, rüyalar, alametler, vizyonlar, fırtınalar ve dolunaylar.
  • Doğaüstü karakterler: Hayaletler, canavarlar, açıklanamaz olaylar, vampirler, kurt adamlar.
  • Aşırı duygular: Dehşet, delilik, zihinsel ıstırap, gazap, tutku, merak.
  • Aşırı duyguların yanı sıra gotik edebiyatta psikolojik bunalım ve modern dünyaya yabancılaşmak gibi dönemin getirdiği anksiyeteler de yer alır.
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
İlgili İçerikler