Bebeklerin bilişsel gelişimi üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Robert Fantz, 1961’de Fantz’in İzleme deneyi olarak bilinen deneyini sundu. Bebeklerin yaşadığımız dünyayı anlamlandırmasıyla ilgili araştırma yaptı. Fantz’in İzleme deneyi basit ve temel bir deney olsa da bu alandaki araştırmaların en büyük öncüsü oldu. Bu yazımızda Robert Fantz’in kim olduğunu, yaptığı izleme deneyinin amacı ve yöntemini detaylıca ele alıyoruz.
İçerik Başlıkları
Robert L. Fantz Kimdir?
Robert Lowell Fantz, 1925’te ABD, İndiana’da doğdu. Daha çok bebeklerde görsel algı üzerine çeşitli çalışmalara öncülük etmesiyle bilinen Amerikalı bir gelişim psikoloğuydu. 1961’de Case Western Reserve Üniversitesinde çalışırken tercihli görüş paradigmasını (Preferential looking) tanıttı. Ve Robert L. Fantz, yine 1961’de bebekler üzerine yaptığı izleme deneyini gerçekleştirdi.
Fantz’in İzleme Deneyi
Robert L. Fantz, izleme deneyinde kullanmak üzere bebekler için tıpta kullanılan mrı cihazına (manyetik rezonans cihazı) benzeyen bir makine geliştirdi. Daha sonra bebeğin görebileceği şekilde tavanına bir boğa gözü ve çizgi gibi iki uyaran yerleştirdi. Ardından yeni doğan -en fazla 2 aylık- bebekler makinenin içine güvenli şekilde yatırıldı.
Fantz, makinenin üstünde bulunan delik yardımıyla bebeğin gözünden yansıyan görüntüye baktı ve her bir desene bakmak için harcadıkları süreyi kaydetti. Eğer zaman yeterince farklıysa şekilde bebeklerin dikkatini en çok neyin çektiğini gözlemleyebilecekti. Bebek gözle görülür farkla boğa gözüne daha çok bakmıştı.
Daha sonra bu deneyi aynı şekilde bir de insan yüzünün doğal şekliyle -gözler, kaşlar, burun gibi yapılar olması gereken yerde- ve tamamen karışık olağandışı bir insan yüzü şekliyle yaptı. Bebek yine oldukça yüksek süre farkıyla normal olan yüze baktı. İşte bu deney sonucunda bebeklerin bakış tercihine sahip olduğu anlaşıldı.
Fantz’in İzleme Deneyinin Amacı
1960’lı yıllarda bebeklerin zihninde ne olup bittiği pek bilinmiyordu. Bebeklerin ışığı, rengi ve hareketi algılama yeteneğine sahip oldukları ancak karmaşık uyaranlara (şekil, desen ve boyut gibi) yanıt verme yeteneğinden yoksun oldukları varsayımı vardı. Bunu merak eden Robert Fantz, 1961 yılında yaptığı Fantz izleme deneyinde (Fantz Looking Chamber Experiment) bebeklerin ilgisini neyin çektiğini gözlemleyerek bebeklerde görsel algıyı anlamayı amaçladı. Bebekler, baktıklarında sadece karışık şekillerle dolu bir dünya mı görüyorlar yoksa ne gördüklerinin farkındalar mı? İşte Robert Fantz bu sorudan yola çıkarak izleme deneyini gerçekleştirdi.
Fantz’in İzleme Deneyinin Sonuçları
Bu deneyden önce bebeklerin görsel algılarının yetersiz olduğu, dünyada gördükleri şeylere hiçbir anlam veremedikleri ve onlar için dünyanın tamamen düzensiz olduğu düşünülüyordu. Fantz’in İzleme deneyi, bunun tersi bir sonuca ulaştı. Yani bebekler dünyayı sadece karışık şekillerden ibaret görmeyip görsel bir ayrım yapabiliyorlardı. Bebeklerin görsel algıya sahip şekilde yüzlere yönelik bir tercihle doğduğunu buldu. Bebekler desen ve form seçim gücüne sahiplerdi.
Bu görüş, yeni doğan bebeklerin dünyaya göz ve ağızdaki üç noktadan çok daha ayrıntılı bir insan yüzü kavramıyla geldiklerini ileri sürer. Ayrıca yeni doğan bebeklerin doğumdan hemen sonra yüz benzeri örüntüleri takip edecekleri, çekici yüzlere bakmayı tercih edecekleri, ağız açma ve dil çıkarma gibi yüz hareketlerini taklit ettikleri ve bireyi tanımayı öğrendikleri bulgularıyla desteklenmektedir.
Fantz’in öncülük ettiği, bebeklerin görsel algı ve gelişimine yönelik bu çalışmalara “bebeklerde görsel algı çalışması” adı verildi ve farklı şekillerde günümüzde hala araştırmaya devam ediliyor. Ayrıca Amerikan Psikoloji Vakfı, genç psikologlar için “algısal-bilişsel gelişim ve seçici dikkat gelişimi” araştırması amacıyla “Robert Fantz Anma Ödülü” düzenliyor.
Daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda da psikologlar, insanların ‘insan yüzüne’ karşı belli bir algıyla doğduğunu kanıtladı. Bunun hayatta kalma içgüdüsüyle doğrudan ilişkili olduğu düşünüldü. Robert Fantz’in öncülük ettiği bebeklerde görsel algı araştırmasını devam ettiren çalışmalardan biri de Alan Slater’ın görsel algı araştırmasıydı.
Alan Slater’ın Görsel Algı Araştırması
Alan Slater, yeni doğan bebeğin görüşünde keskinlik algısının olmadığını düşünüyordu. Alan Slater’a göre, çok küçük bebeklerin görme yeteneği ilk doğduklarında zayıftı ancak yine de bebeklerin kendileri ile en ilgili nesneleri, yani bebeğe yakın olan ve onunla etkileşime giren nesneleri algılaması için yeterliydi.
“Yeni doğan bebeğin insan yüzünü tercih etmesinin, evrim ve belki de doğum öncesi öğrenme tarafından sağlandığı ve gelecekteki öğrenmenin gelişeceği bir tür prototip oluşturduğu iddia ediliyor.” – Alan Slater
Bu yazımızda Fantz’in bebekler üzerine yaptığı “Fantz’in İzleme deneyi” olarak adlandırılan deneyi inceledik. Bu yazımız ilginizi çektiyse Carney Landis’in Evrensel Yüz İfadeleri Deneyi adlı içeriğimize de göz atabilirsiniz.