Alexandre Dumas’ın ünlü Monte Kristo Kontu romanına ilham veren Pierre Picaud’un uğradığı ihaneti ve intikam dolu geri dönüşünü bu araştırma yazımızda her yönüyle ele alıyoruz. Pierre Picaud’dan esinlenen Monte Kristo Kontu romanının konusu nedir? Pierre Picaud kimdir? Pierre Picaud’un İntikam dolu hikayesi gibi konu başlıklarını, yazımızda detaylı bir şekilde ele alıyoruz.
İçerik Başlıkları
Pierre Picaud Kimdir?
Pierre Picaud 2 Mart 1780’de Paris, Nîmes’de doğdu. Kunduracılık yaparak hayatını sürdüren sıradan bir insandı. İyi görünümlü, oldukça mülayim biriydi. Ayrıca o dönemde zengin ve oldukça güzel bir kadın olan Marguerite Vigoroux’la nişanlıydı.
Pierre Picaud’un İlham Verdiği Monte Kristo Kontu Romanı
Alexandre Dumas, arşivci Jacques Peuchet tarafından düzenlenen ve gerçek suç hikayelerinden oluşan “Paris Polis Arşivlerinden Anılar” adlı koleksiyonda Pierre Picaud’un hikayesine rastladı, Monte Kristo Kontu romanını yazarken de bu gerçek hikayeden esinlendi. Ama hatırlatmakta fayda var, Pierre Picaud’un gerçek intikam hikayesi romandakinden çok daha kanlı.
Monte Kristo Kontu romanında Kaptan Edmond Dantes, nişanlısı Mercedes ile evlenmeyi düşünür. Fakat tam da düğün günü, dostu olarak gördüğü insanların kurduğu bir tuzak sonucu hapishaneye düşer. Hapishanede zor zamanlar geçirirken Abbe Farya’yla tanışan Dantes, her şeyi daha açık görmeye başlar ve intikam hırsıyla dolar. Farya, ona gizli kalmış bir hazineden de söz eder. 14 yıl sonra hapisten kaçarak kurtulan Dantes, hazineyi aldıktan sonra intikamını planlar. Kendini Monte Kristo kontu olarak tanıtır ve kendisini hapse attıranların zayıf noktalarını bulup cezalandırmaya başlar.
Pierre Picaud’un intikam hikayesi, anlattığımız üzere bu romana ilham kaynağı oldu ve ayrıca bunun yanında 2002 yılında romanla aynı adı taşıyan Monte Kristo Kontu adlı bir film çekildi.
Monte Kristo Kontu Filminin Fragmanı
Pierre Picaud’un Hikayesi
Pierre Picaud, 1807 yılında hayatının darmadağın olacağını henüz bilmiyordu. O yıl üç kıskanç arkadaşı -Loupian, Solari ve Chaubart- onu İngiltere için casusluk yapmakla suçladı. (Dördüncü arkadaş Allut komployu biliyordu ama sessiz kaldı) Ve bu yüzden Picaud, tutuklanma nedeninden haberdar bile olmadan, Fenestrelle’deki (şimdiki Piedmont, İtalya) dağ kalesinde yedi yıl geçirdi. Tutsaklığı sırasında komşu bir hücreye küçük bir geçit açtı ve Peder Torri adında zengin bir İtalyan rahiple tanıştı. Fakat 1 yıl sonra rahip öldü. Ölmeden önce Pierre’e Milano’daki oldukça büyük hazinesinden bahsetmişti. Rahibin çocuğu yoktu, ayrıca Pierre onun oldukça sevgi ve saygısını kazanmıştı, bu yüzden bu hazineyi ona miras bıraktı. 1814’te hükümetin düşmesinden sonra Pierre Picaud serbest kaldı ve sonraki on yılını, onu hapse gönderen adamlara karşı intikamını planlayarak geçirdi. İlk olarak Milano’ya gidip yüklü miktardaki parayı aldı, ismini değiştirdi ve kendisini tuzağa düşüren arkadaşlarının hayatını karartmak için Fransa’ya geri döndü.
Döndükten sonra, Allut’a büyük bir meblağ ödeyerek hapse düşmesine sebep olan kişilerin kimliklerini öğrendi. Ayrıca Allut, Loupian’ın Picaud’un eski nişanlısıyla evli olduğunu söyledi. Picaud önce Chaubart’ı hedef aldı. Onu öldürttü ya da kendi elleriyle öldürdü. Sonra Solari’nin peşine düştü. Onu da zehirleyerek öldürdü. Ardından en çok kinlendiği kişiyi aramaya başladı, nişanlısıyla evlenen hain arkadaşı Loupian’ı. Picaud önce Loupian’ın kızını bir suçluyla evlenmesi için kandırdı, sonra adamın tutuklanmasını sağladı. Kız, sinir krizi geçirdi ve öldü. Picaud ardından Loupian’ın restoranını yaktırdı ve beş parasız kalmasını sağladı. İntikam daha bitmemişti. Picaud, bu sefer de Loupian’ın oğlunu hedef aldı. Loupian’ın oğlunu bazı altın mücevherleri çalması için manipüle etti ya da bu suçu işlemekle suçladı. Her iki ihtimal sonucunda da Loupian’ın oğlu hapishaneye düştü. Loupian’a bütün bu acıları yaşattıktan sonra da onu bıçakladı ve öldürdü. Sonunda kendisine haksızlık eden herkesten intikamını almış. Fakat Picaud Loupian’ı bıçaklarken onu izleyen Allut Picaud’u yakalayıp bağladı ve ondan zorla para almak için onu kaçırdı. Picaud teslim olmayı reddedince ise Allut onu öldürdü.
1828’de Londra’nın aşağı bir bölgesine sığınan Allut, hasta ve neredeyse ölüm döşeğindeyken bir Fransız rahibi getirip ölmeden önce tüm hikayeyi ona yazdırdı. Peder Madeleine bu metni gizlice Paris polis valisine gönderdi ve bu hikaye böylece arşivci Jacques Peuchet’in “Paris Polisinin Arşivleri”nde yerini aldı. Hatta bazı insanlar Allut tarafından bilinemeyen Picaud’un hapishanede geçirdiği yılların ayrıntılı açıklamasının, ona Peder Torri’nin hayaleti tarafından anlatılmış olduğu iddia ediyor.
Polis Arşivlerinden Pierre Picaud’un Hikayesi
Bu yazımızda Alexandre Dumas’ın ünlü Monte Kristo Kontu romanına da ilham kaynağı olmuş Pierre Picaud’un ilginç intikam hikayesini sizlere aktardık. Yazımızı beğendiyseniz yine sitemizde yer alan Kendi Cinayetini Çözmeye Yardım Eden 3 Hayaletin Hikayesi adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.