Toplumsal bir değer olan feminizmin kadın-erkek eşitliği ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden değerlendirilmesi ve Nedir, Ne Değildir? sorusu ile feminizm hakkında yanlış bilinenleri inceliyoruz. Halk arasında yanlış anlaşılan ve feminizm kavramı hakkındaki yanlış anlaşılmaları ve mitsel dogmaları en açıklayıcı şekilde anlattığımız Feminizm Nedir, Ne Değildir? makalesinde feminizm hakkındaki doğru ve yanlış düşüncelere ışık tutuyoruz.
Toplum içerisinde zamanla gerçek anlamı unutulan, bireyler tarafından yanlış anlaşılan ve bu sebeple toplumu ikiye bölen bir çok kavram var . Bu kavramlardan biri feminizm. Günümüzde insanların bir kısmı feminizmi savunurken bir kısmı ise bu kavrama şiddetle karşı çıkıyor. Feminizmi savunan insanlar, bunun topluma yarar sağlayacak en önemli kavramlardan biri olduğunu ifade ederken, buna karşı çıkan kesim, feminizmin toplum yapısını bozan bir düşünce yapısı olduğunu iddia ediyor. Peki kim haklı? Bu soruya cevap verebilmek için feminizmin ne olduğunu ve ne olmadığını tam olarak bilmek gerekiyor. O zaman soralım. Feminizm nedir, ne değildir?
İçerik Başlıkları
Feminizm nedir?
Feminizm bir düşünce biçimidir.
Sosyal filozof Charles Fourier tarafından 18. Yüzyılda ortaya atılan, daha sonra Avrupa’da , Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Hollanda’da ilk hareketlerini gösteren bir düşünce biçimidir.
Feminizm kadın ve erkek eşitliğidir.
Feminizm, kadın ve erkeklerin, politikada, hukuk sisteminde, iş ve eğitim hayatında eşit konumda olmasını ve bireylerin toplumsal yaşantısını herhangi bir cinsiyetçi tutum olmadan sürdürebilmesini sağlar.
Ataerkil topluma karşı çıkar.
Feminizm, erkeklerin ön planda olduğu, yüceltildiği ve kadınların, erkeklerin gerisinde kaldığı toplumsal yaşam tarzına karşı çıkar. Bireylerin sadece erkek olduğu için toplumun her alanında yer edinebilmesi buna karşın kadınların arka plana atılması bu düşünce yapısının desteklemediği durumlardan biridir.
Cinsiyetler üzerine yüklenmiş sorumluluklara karşı çıkar.
Toplumsal yaşantıda görev ve sorumlulukların cinsiyetler üzerine dağıtılmış olmasının ve toplum tarafından, bireylere sadece kadın ya da erkek oldukları için kaldıramayacakları yükümlülükler verilmesinin karşısında durur. Feminizm için kadın ya da erkek kavramlarının üstünde insan kavramı vardır.
Cinsiyetler üzerindeki tabuları yıkar.
Feminizm “erkekler ağlamaz.”, “elinin hamuruyla erkek işine girme.”, “kız gibi oynama.” gibi cinsiyetçi söylemlerin karşısında durur. Feminizme göre toplumsal yaşantıda, insanların duygularını göstermesi, becerilerini ve yeteneklerini sergilemesi cinsiyetleri ile ilgili değil, insan olması ile ilgidir.
Feminizm ne değildir?
Feminizm sadece kadınlar ile alakalı değildir.
Feminizm sadece kadınları değil toplum içerisindeki bütün bireyleri kapsar. Kadınları yüceltmez. Erkekleri küçümsemez. Feminizm insan odaklıdır. Kadınların, toplumda var olmasını desteklediği gibi erkeklerin, sadece cinsiyeti dolayısıyla var olamadığı toplumsal alanların da karşısında durur.
Feminizm anaerkil toplumu hedeflemez.
Feminizm ataerkil toplum algısını yıkmak ister fakat burada amaç anaerkil bir toplum düzeni yaratmak değil, kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve toplumsal cinsiyet rollerini kaldırmaktır.
Feminizmi sadece kadınlar savunmaz.
Feminizmi savunan kişilerin sadece kadın olduğu algısı tamamıyla yanlış bir algıdır. Kadın-erkek eşitliğinin gücüne inanan ve cinsiyetlerin toplumsal hayatta önemi olmadığını anlayan herkes bu düşünce yapısını savunabilir.
Feminizm politik bir duruş değildir.
Feminizm, politikanın içinde yer alan siyasi bir kavram değildir. Feminizm bir örgüt de değildir. Feminizm toplumsal bir kavramdır. Toplum yaşamının düzenini belirler.
Feminizm, kadın-erkek hepimizin yararına olabilecek, cinsiyet rollerinden sıyrılmamızı sağlayabilecek çok önemli bir kavram. Dolayısıyla bu düşünce yapısını içselleştirmeli, toplumsal yaşantımızda buna göre hareket etmeliyiz.
