Modern mimarlığın gökdelenler gibi asma köprüler gibi etkileyici yapıları olsa da; antik mimari, ülkelerin mimari hafızaları olarak, günümüze ışık tutar. Bu yazımızda, Dünya’nın En Etkileyici 18 Antik Yapısı’na ayrıntılı olarak yer veriyoruz.
Antik yapılar, sadece dönemin insan yaşantısı açısından değil, mimarlık tarihi ve mimarinin gelişimi açısından da oldukça büyük öneme sahiptir. Kronolojik olarak bu yazımızda dünyanın en etkileyici 18 antik yapısını ayrıntılı olarak inceliyoruz.
İçerik Başlıkları
- 1 1. Göbeklitepe – Türkiye (MÖ. 9000)
- 2 2. Bougon Tümülüsü – Fransa (MÖ. 4700)
- 3 3. Howar Tepeciği – İskoçya (MÖ. 3700)
- 4 4. Megalitik Tapınaklar – Malta (MÖ. 3500)
- 5 5. La Huogue Bie – Fransa (MÖ. 3500)
- 6 6. Newgrenge -İrlanda (MÖ. 3200)
- 7 7. Stonehenge – İngiltere (MÖ. 3000)
- 8 8. Mısır Piramitleri – Mısır (MÖ. 2500)
- 9 9. Sechin Bajo – Peru (MÖ. 1300)
- 10 10. Hera Tapınağı – Sisam Adası (MÖ 550)
- 11 11. Persepolis Millet Kapısı – İran (MÖ. 470)
- 12 12. Parthenon – Atina (MÖ. 432)
- 13 13. Sanchi Stupası – Hindistan (MÖ. 300)
- 14 14. Çin Seddi – Çin (MÖ. 210)
- 15 15. Pons Fabricius – İtalya (MÖ. 62)
- 16 16. Marcallus Tiyatrosu – İtalya (MÖ. 12)
- 17 17. Segovia Su Kemeri – İspanya (MS. 50)
- 18 18. Kolezyum – İtalya (MS. 80)
1. Göbeklitepe – Türkiye (MÖ. 9000)
Tarihin ‘sıfır noktası‘ olarak kabul edilen Göbeklitepe’nin dünyanın ilk tapınağı olduğu düşünülmektedir. Duvarlarla çevrelenen, birbirinden farklı dairesel yapılardan meydana gelmektedir.
Söz konusu yapıların çapı 10 ila 30 metre arasında değişkenlik gösterirken; T biçimli kolonların yükseklikleri ise 3 ila 7 metre arasında değişmektedir. Sütunların üzerinde kazınarak değil; kabartma olarak oluşturulmuş hayvan figürleri mevcuttur. T şeklindeki sütunların ağırlığının 60 tona vardığı düşünülmektedir.
2. Bougon Tümülüsü – Fransa (MÖ. 4700)
Bougon Nekropolü olarak da anılan; Bougon Nehri’nin yakınlarında bulunan kireçtaşı platosunda oluşturulmuş 5 neolitik höyükten oluşan bir yapıdır. İçerisinde birçok geçit ve oda bulunmaktadır.
90 tonluk bir mezar kapağı taşının da bulunduğu merkez odadan, birçok alt bölüme geçiş sağlanmaktadır. Tümülüs ilk keşfedildiğinde, dikey iskeletlere ve çok sayıda çanak çömleğe rastlanmıştır. Bu bulgular, arkeologların yapının zaman çizelgesinin belirlemesine oldukça yardımcı olmuştur.
3. Howar Tepeciği – İskoçya (MÖ. 3700)
Dünya’nın en etkileyici antik yapılarından bir diğeri; İskoçya’daki Howar Knap’idir. Burası, Kuzey Avrupa’daki en eski korunmuş taş evdir. Çiftlik arazisini geçitle birbirine bağlan iki bina, yüksekliği bir buçuk metrenin biraz üzerinde olan yarma taştan inşa edilmiştir ve yapının denize açılan kapıları bulunmaktadır.
Yapının çatıda bulunan deliğin, ısıtmada ateşin kullanıldığını düşüncesine yol açmaktadır. Bölgede bulunan taş mobilyalar ise bir zamanlar eski bir konut olarak kullanıldığına dair şüpheleri güçlendirmektedir.
4. Megalitik Tapınaklar – Malta (MÖ. 3500)
Altı farklı tapınaktan oluşan Megalitik Tapınaklar, yalnızca özgünlükleri ve karmaşıklıkları açısından değil, aynı zamanda bilinen en eski müstakil taş yapılardan bazılarını inşa etmek için gerekli olan ileri teknik beceri açısından da mimarlık tarihi açısından oldukça kıymetlidir.
Her anıt, farklı eklentilere sahiptir. Yapıların dış cepheleri genellikle sert mercan rengi kireçtaşından oluşmaktayken; daha yumuşak globigerina kireçtaşı daha narin ve süslü bir iç kısımda kullanılmıştır.
5. La Huogue Bie – Fransa (MÖ. 3500)
Fransa’nın Normandiya kıyısı açıklarındaki Jersey adasında bulunan La Hougue Bie, MÖ 3500 civarında inşa edilmiş ve Avrupa’nın en yüksek mezarlarından biri olarak hizmet vermiştir.
Aynı zamanda, dini bir tür ibadethane; bir Orta Çağ şapeli olarak da kullanılmıştır. Yapı, İkinci Dünya Savaşı’ndaki Alman İşgali sırasında bir komuta sığınak evi olarak da kullanılmıştır.
6. Newgrenge -İrlanda (MÖ. 3200)
Yılın yaklaşık dört günü, kış gündönümlerinde güneş, yapının içerisine girip zemine yansıyıp antik tapınak yaklaşık 17 dakika boyunca gün ışığıyla aydınlanmaktadır. Newgrenge’nin astronomik araştırmalarda kullanıldığı düşünülmektedir.
Newgrange’in içersindeki bulunan tümsek ve taştan oluşan geçitler, odalara ayrılmaktadır. Bilimsel araştırmaların yanı sıra bir tür tören mekanı olarak da hizmet verdiği düşünülmektedir.
7. Stonehenge – İngiltere (MÖ. 3000)
İngiltere’nin en ünlü yapılarından olan; Stonehenge, bir tür kumtaşı olan, sarsen taşlar ile daha küçük mavi taşların karışımından inşa edilmiştir.
Yapının en büyük sarsen taşının, bölgeden yaklaşık 20 mil uzaktaki Marlborough Downs‘tan geldiği düşünülmektedir. Bu taş, 30 ton ağırlığındadır.
8. Mısır Piramitleri – Mısır (MÖ. 2500)
Piramitlerin inşaatı, kerpiç mezarların inşa edilmeye başlandığı 2600 yılında hız kazanmıştır. İkonik piramit şeklinin temeli, kademeli olarak döşenen taş katmanlarından gelmektedir. Keops piramidi yaklaşık 146,7 m yüksekliğe ve her biri yaklaşık iki buçuk ton ağırlığında milyonlarca taş bloğun birleşiminden oluşmaktadır.
Her biri elle kesilmiş taşlardan, kilomerelerce öteden binlerce işçinin taşıması ile mevcut konumuna getirilmiştir. Eski Mısır’ın kudretini özellikle de M.Ö. 2530 civarında inşa edilen görkemli Büyük Gize Sfenksi’nin güçlü inşası oldukça büyüleyicidir.
9. Sechin Bajo – Peru (MÖ. 1300)
Dünyanın en görkemli antik yapılarının büyük çoğunluğu Kuzey Yarımküre’de bulunmaktayken; Peru da bulunan Sechin Bajo göz ardı edilemez bir öneme sahiptir.
Amerika kıtasındaki en eski arkeolojik alanlardan biri olan etkileyici yapı, çapı 9 metreyi aşan dairesel bir kerpiç tuğla ve kaya meydanının keşfedilmesinin ardından 2008 yılında dünyaya açılmıştır. Platformlu, dairesel plazalı, batık unsurlarlı, frizli, mezarlıklı ve oymalı duvarlı ek binalarla halen kazı çalışmalarını sürdüğü alan insanlık tarihi için önemlidir.
10. Hera Tapınağı – Sisam Adası (MÖ 550)
Yapımında, 40 taş sütun ile çevrili olan Hera Tapınağı’nın Dor tarzı dış cephesi ve üç ayrı iç odası bulunmaktadır. Kronos tepesinin güney yamaçlarına inşa edilen yapı, İç duvarlar ile farklı Yunan tanrılarına ibadet için alan yaratılmıştır.
Bu odalar yıllar içeresinde Roma’nın bazı antik kalıntılarına ev sahipliği yapıyordu. Tapınağın, genişliğinden daha uzun, doğudan batıya uzanan kireçtaşı bir tabanı vardır. Bu arada kerpiç tuğlalar, tapınağın iç mekanını süsleyen ahşap ve pişmiş toprakla birlikte üst kısmı oluşturuyor. Ne yazık ki MS 4. yüzyıldaki depremde büyük bir kısmı yok oldu.
11. Persepolis Millet Kapısı – İran (MÖ. 470)
Antik İran’da kötülüğü kovmak için uygulanan ritüeller, lamassu veya boğa figürleri içermektedir. Kral Xerxes, Persepolis Milletler Kapısı’nı inşa etmeye başladığında, süslü gravürlere sahip 15 metrelik sütunlar, bu figürleri de yansıtmaktadır.
Kapının bir ucunda bir çift oyulmuş boğa girişi işaret ederken, diğer ucunu oyulmuş bir lamassu süslemektedir. Yapının inşa edildiği dönem düşünüldüğünde; sadece oymaların boyutu değil, aynı zamanda detayları da oldukça etkileyicidir.
12. Parthenon – Atina (MÖ. 432)
Atina Akropolü’nün kayalık çıkıntısı üzerine inşa edilen ilk binalardan olan yapının öne çıkan özelliği, zamanında yer alan Parthenon ve onun altın ve fildişinden Athena heykelidir.
Kireçtaşı temel ve malzemenin erken dönem kullanımı olan Pentelik mermerinden yapılmış sütunlar da yapıya ayrı bir ihtişam katmaktadır.
13. Sanchi Stupası – Hindistan (MÖ. 300)
Budist mimarisinin yaygın yapılarından olan stupaların en bileneni ve en eski örneklerinden biri Sanchi Stupası’dır. Hindistan’ın en eski taş yapılarından biri olan stupa, Buda’nın kalıntılarını barındırmak için inşa edilmiştir.
Anıtın MÖ 300’deki ilk inşasından bu yana yüzlerce yıl içinde oymalı geçitler, hikaye anlatan oymalı kapılar, ek merdivenler ve üst düzey bir platform eklenmiştir.
14. Çin Seddi – Çin (MÖ. 210)
Çin İmparatoru Qin Shi Huang, şimdiki Çin Seddi olan yerin başlangıcını MÖ 3. yüzyılda yaptırmıştır. Yaklaşık 21.196 km boyunca uzanan duvar bölümlerinden oluşan doğu-batı duvarı, fiziksel ve psikolojik bir bariyer oluşturmak için taş, tuğla, ahşap ve toprak kullanılarak yapılmıştır.
Orijinal duvarın büyük bir kısmı zamana karşı gelememiştir ancak Ming Hanedanlığı’nın 1300 lerde yaptırdığı duvar halen korunmaktadır.
15. Pons Fabricius – İtalya (MÖ. 62)
Pons Fabricius hâlâ kullanımda olan en eski ikinci köprüdür. Tiber Nehri‘nin doğu kıyısından Tiber Adası’na kadar uzanan köprü; yayaların Marcellus Tiyatrosu’na doğru yürümesi için inşa edilmiştir.
203 metre uzunluğunda ve 18 metre genişliğindeki taş kemerli köprü, iki mermer sütunu üzerinde bulunmaktadır. Tüf ve peperino taşından inşa edilen köprü halen orijinal hali ile mevcuttur.
16. Marcallus Tiyatrosu – İtalya (MÖ. 12)
Dünyanın en etkileyici antik yapılarından olan Marcallus Tiyatrosu Julius Caesar tarafından yaptırılmışsa da; Augustus döneminde açılışı yapılmıştır. Sütunlu binanın mimarisi, sayısız tiyatro ve stadyumun planına öncülük etmiştir.
Marcellus Tiyatrosu, 20.000 seyirci kapasiteli bir açık hava mekanıydı ve yarım daire biçimli traverten cephesi, kemerleri, Dor sütunları ve üç seviyeli oturma alanını içeriyordu. Hoş tasarıma sahip merdivenler, rampalar ve hatta sahne arkasında görülen bir açık hava fonu bile mevcuttu.
17. Segovia Su Kemeri – İspanya (MS. 50)
İspanya’daki su kemeri, antik bir su kemerinin ayakta kalan en iyi örneklerinden birisidir. Muhtemelen MS 50 civarında inşa edilmiş olup, 1900’lü yıllara kadar Frio Nehri’nden İspanya’nın Segovia kasabasına su taşımaktaydı.
Harçsız olarak; 24.000 granit bloktan yapılmış ve 12 kilometrelik uzunluğa sahipti. 165 kemerli ve iki katlı olan su kemeri, halen ayaktadır.
18. Kolezyum – İtalya (MS. 80)
M.S. 72 yılında yapımına başlanan yapının inşası 8 yıl sürmüş ve İmparator Vespasianus tarafından yaptırılmıştır. Titus döneminde, Flavian Amfitiyatrosu ismi ile tamamlanmış; güncel ismini ise mevcut olmayan, döneminde yapının girişinde ihtişamli bir şekilde yer alan İmparator Nero’nun “Colossus Neronis” heykelinden aldığı düşünülmektedir.
188m uzunluğunda ve 156m genişliğinde olan Roma Kolezyumu, döneminin en büyük amfitiyatroydu. 50.000 ziyaretçiye oturma imkanı sağlayabilecek, beton ve taş temelli bir yapıdır. 80 kemeri, ziyaretçilerin su etkinlikleri için suyla bile doldurulabilecek kadar iyi tasarlanmış bir arenadır.
Bu gibi içerikler ilginizi çekiyorsa, sitemizden ayrılmadan önce; “Bilginin Sessiz Koruyucuları: En Eski 8 Antik Kütüphane” adlı içeriğimize de göz atmanızı öneririm.