Astral seyahat halk arasında en çok merak edilen konulardandır. Özellikle parapsikolojiye ilgi duyanlar için. Son yıllarda astral seyahati daha çok duymaya başladık. Bunun nedenlerinden biri bazı ünlülerin bu konudaki açıklamalarının dikkat çekmesi oldu. Peki gerçekten astral seyahat yapmak mümkün mü? Herkes yapabilir mi? İnanışlara göre değişir mi gibi soruların tamamına yazımızda yer vereceğiz.
İçerik Başlıkları
Astral Seyahat Nedir?
Astral seyahat Okültizm ve Teozofi’de kullanılan terimdir. Parapsikolojiye inanan kişilerce yapılan beden tanımıyla fiziksel bedenin ayrılması olarak ifade edilir. Yine bu kişiler tarafından iddia edildiğine göre astral seyahat; kişi bilinci yerinde olarak başka mekânlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğa ve bu bedeniyle geçirdiklerini söyledikleri deneyimlere denir.
Halk arasında ise; ruhun bedeni terk etmesi ve bedenden bağımsız olarak dolaşması olarak bilinir. Ruhun bedenden kopmasını engelleyen gümüş bir kordon bulunur. Ruh bedeni astral seyahat sırasında bu kordondan terk eder. Kişinin bilinci açık halde iken ruhun bedenden ayrılıp serbest bir şekilde gezdiği söylenir. İddiaya göre bu kordonun kopması ölümün gerçekleşmesi anlamına gelir. O nedenle pek çok kişi astral yolculuktan uzak durmayı tercih eder. Her şeye rağmen bu seyahati yapmak isteyenlerin sayısı da oldukça fazladır. Bu işlem uyurken veya uyanıkken yapılabilir. Ancak astral seyahat, üst seviyede ilgi ve üstünde çok fazla pratik gerektiren bir uygulamadır. Bu seyahati herkes yapabilmekle birlikte zararları dokunabileceği gerekçesiyle hipertansiyon, sinir ve kalp hastalarının uzak durması tavsiye edilir. Astral seyahat sonrası geri dönüş ise oldukça kolaydır. Astral seyahatin tarihçesine bakıldığında temelde aynı esaslara dayansa da inanışlara göre bazı farklılıklar göstermektedir.
İnanışlara Göre Astral Seyahat Kavramı
Çok eski tarihi kayıtlar incelendiğinde Eski Mısırlıların, Kuzey Amerika Kızılderililerinin, Çinlilerin, Yunan filozoflarının, Orta Çağ simyacılarının, Okyanusya Halklarının (Şaman kökenli), Hinduların, Yahudilerin ve Müslümanların astral seyahati bildikleri ve bazı dini ritüellerinde uyguladıkları tespit edilmektedir. Bunların arasında beden dışı deneyimler ile ilgili en eski betimlemeler, anlatılar, semboller ise en çok Mısır, Hindistan, Çin ve Tibet’ten gelmiştir. Örneğin, Tibet’te astral seyahat yapmış kişilere “öteden geri dönen” anlamına gelen “delogs” adı verilirdi.
Eski Mısır Ezoterizminde Astral Seyahat
Eski Mısırlılar, astral bedeni Ka, can ya da ruhu Ba olarak adlandırır ve her ikisinin de istedikleri zaman fizik bedenlerinden ayrılabildiklerine inanırlardı. E. A. Wallis Budge, Mısır’ın Ölüler Kitabı giriş bölümünde, eski Mısırlıların Ka’yı ait olduğu kişinin özelliklerine sahip olan ve onun gibi görünen soyut bir beden olarak gördüklerini, bununla birlikte fizik bedenden bağımsız ve istediği her yere gitmekte özgür olduğunu belirtir.
Ezoterik bilgi, Eski Mısır’a ait birtakım gizli kalmış tarihi ritüeller ve eğitim süreçleri hakkında ayrıntılı bilgileri koruyarak günümüze kadar ulaştırabilmiştir. Ülkenin önemli merkezlerinin özenle seçilmiş yerlerinde mabetler, tapınaklar bulunuyordu ve buralarda çok özel şartlarda seçilmiş kişilere inisiyatik eğitim veriliyordu. Öğrenciler bu eğitime alınmak için zor bir kabul edilme sürecini aştıktan sonra tapmağa alınarak mabet rahiplerinden olmak amacıyla ard arda yine özel birtakım sınav zincirinden ardı ardına geçmek zorunda kalıyorlardı.
Bu sınavlardan biri de öğrencinin (müridin) bir astral seyahat deneyimini gerçekleştirme süreciydi. Eski Mısır inisiyasyonlarında astral alanda bilinçli deneyimler yaşayamayan müridin ezoterik öğretinin ruhuna ulaşamayacağı çok iyi bilindiğinden, böyle bir yeteneği gelişmeyen kişiler inisiyasyona kabul edilmezdi. Örneğin, Mısır tapınaklarında gerçekleşen inisiyasyonun önemli bir bölümünü oluşturan oruç aşamasını geçiren müritlerin daha sonra astral seyahat yaşamaları şarttı. Büyük Rahip (hierofant) ve diğer inisiyelerin huzurunda transa sokulan öğrenciye astral seyahat yaptırılırdı. Astral alemin değişik seviyeleriyle karşılaştırılan ve buradaki yasaları üstatlarının da titiz korumasıyla kavrayan inisiye, ancak bu sayede bazı gizli sırlara erişebilme durumuna gelebilirdi. Çünkü görünen alemin, görünmez alemin bir tezahürü olduğu ilkesinden hareket edilirdi. Yani bir anlamda astral alem ve bu alemin yasaları müritlere bu şekilde öğretilirdi.
Şamanizm İnanışına Göre Astral Seyahat
Şamanik uygulamalarda ve kabile kültürlerinde hem bireysel hem de toplu trans deneyimlerinin yeri büyüktür. Öncelikle şaman denilen kişi psişik yetenekleri oldukça gelişmiş hassas bir medyum olarak ifade edilirdi. Yani ruhsal alemdeki bedensiz varlıklarla iletişim kurup onların etkilerini ve fikirlerini yeryüzüne aktarabilen insan konumundadır. Şamanik kökenli kabile kültürlerinde uygulanan çeşitli ritüellerin ve ibadetlerin asıl amacı da bir tür trans halini sağlayarak insanın ruhsal dünya ile ilişkiye geçebilmesini sağlamaktır. Astral seyahat, şamanın bu ruhsal dünya ile iletişime geçmesini sağlayan trans türlerinden biridir. Bazıları, şamanizmin esasının astral seyahat olgusuna dayandığını iddia etmekte ve Şamanlarca trans sırasında gerçekleştirilen “göğe çıkış” ve “ruhlar aleminde seyahat” olgularının astral seyahatten başka bir şey olmadığını ifade etmektedirler. Örnek olarak 15. yüzyılda yaşamış olan Upsal piskoposu Olaüs Magnus’un Histoire des Peuples du Nord adlı eserindeki şu ifadeyi öne sürmektedirler:
Beş yüz millik mesafede bulunan dostlarının ya da düşmanlarının halini ve sağlığını öğrenmek isteyen bir kimse, konunun ehli olan bir Lapona ya da Fine ya bir olta ya bir giysi ya da bir yay hediye etmekte ve onlardan, söz konusu dostlarının ya da düşmanlarının nerede bulunduklarını ve ne yaptıklarını anlamak üzere bir girişimde bulunmalarını rica etmektedir. Bunun üzerine bu ehil kişi, karısı tarafından memnun edildikten sonra bir arkadaşıyla birlikte bir odaya kapanmaktadır. Önce bronzdan bir kurbağayı ya da yılanı çekiçle ve ayin usulüne uygun bir edayla dövmekte, ardından da sihirli sözler mırıldanıp yere serilmekte ve kendinden geçmektedir ve böyle vecd hali içinde kısa bir süre ölü gibi yatmaktadır.
Bu süre içinde, sihirli sözlerin kudreti sayesinde, ruhu geri seviyeli bir bedensiz varlığın da yardımıyla, uzak memleketlerden bir yüzük ya da bir bıçak gibi gerekli delilleri sağlayıp getirmektedir. Sonunda da birden kendine gelip dilek sahibine, seyahati sırasında olup bitenleri anlatmaktadır.
Hint Öğretileri’nde Astral Seyahat
Hint Öğretileri’nde insanın 3 bedenden oluştuğu söylenir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu ifade edilir. Bu ruhsal enerji gerekli eğitimler sonucu fiziksel bedenin dışına çıkabilir. Doğu inançlarının ve öğretilerinin dışında, batıda da benzer yaklaşımlar görülür. Hz. İsa havarisi St. Paul, insanda ruhsal ve doğasal 2 beden olduğunu söylemiştir.
İsa Peygamber İncil’de şöyle der:
Öyle bir adam bilirim ki, bedenin dışında mı? Bilinmez…
Hristiyanlık Dininde Astral Seyahat
Bazı astral seyahat bilimcilerine göre; doğru çalışmalarla maddesel varlığın enerjik bedene dönüşmesine sübtil beden olarak ifade eder. Bu sübtil bedenin fiziksel bedene psişik gümüş bir kordon vasıtasıyla bağlı olduğunu iddia ederler. Vaiz Kitabı‘nın son bölümü bu konuya sık sık yer verilir. Şöyle ifade edilir:
Gümüş ip çözülmeden veya altın tas kırılmadan veya çeşmedeki testi parçalanmadan veya tekerlek kırılmadan önce. Sarnıçta.
Haham Scherman, bağlamın yalnızca bir metafor olduğuna işaret ettiğini, vücudu bir makineye benzettiğini ve gümüş kordonun omurgaya atıfta bulunduğunu iddia ediyor.
Pavlus’un Korintliler’e İkinci Mektubu‘nun daha genel olarak astral planlara atıfta bulunduğu kabul edilir:
On dört yıl önce Mesih’te üçüncü göğe yakalanmış bir adam tanıyorum. İster beden içinde ister beden dışında olsun. Ben bilmiyorum – Tanrı biliyor.
Taoizm Dininde Astral Seyahat
Taocu simya pratiği, nefes meditasyonları yoluyla bir enerji bedeninin yaratılmasını, enerjiyi daha sonra “dolaştırılan” bir “inciye” çekmeyi içerir. Çin mitolojik figürü ve Tao tapınağındaki Sekiz Ölümsüzden biri olan Xiangzi, horlayarak ve hareketsiz bir şekilde davul sesiyle uykuya dalardı. Ancak bir gün onun ilkel ruhu dosdoğru ziyafet salonuna gitti ve “Efendimler, yine buradayım” dedi. Tuizhi yetkililerle birlikte bakmak için yürürken, gerçekten yerde uyuyan ve gök gürültüsü gibi horlayan bir Taocu vardı. Ancak içeride yan odada bir balıkçı davulu çalan ve Taocu şarkılar söyleyen başka bir Taocu vardı. Yetkililerin hepsi, “İki farklı insan olmasına rağmen, yüzleri ve kıyafetleri tıpatıp aynı. Belli ki, vücudunu bölüp aynı anda birkaç yerde ortaya çıkabilen ilahi bir ölümsüz…” O anda Taocu, yan odaya yürüyerek çıktı ve yerde uyuyan Taocu uyandı. İkisi bir oldu.”
Hinduizm’e Göre Astral Seyahat
Hintli manevi öğretmen Meher Baba , kişinin astral seyahat kullanımını şöyle tanımladı:
Yolun başlangıcına giden ilerleyen aşamalarda aday, astral bedenlerin iç dünyasının güçlerini özgürce kullanmakla emanet edilmek için ruhsal olarak hazırlanır. Daha sonra, fiziksel bedeni uykuda veya uyanık halde bırakarak astral bedeninde astral yolculuklara çıkabilir. Bilinçsiz olarak yapılan astral yolculuklar, tam bilinçli olarak ve kasıtlı irade sonucu yapılanlardan çok daha az önemlidir. Bu, astral bedenin bilinçli kullanımı anlamına gelir. Astral bedenin madde bedenin dış aracından bilinçli olarak ayrılması, ruhun madde bedenden farklı olduğunu hissettirmede ve madde beden üzerinde daha tam kontrole ulaşmada kendi değerine sahiptir. Kişi istediği zaman dış kabını bir pelerinmiş gibi giyip çıkarabilir. Astral bedeni, astralin iç dünyasını deneyimlemek ve gerektiğinde onun içinde yolculuklar yapmak için kullanın… Bu nedenle astral seyahatlere çıkma yeteneği, kişinin deneyim kapsamının önemli ölçüde genişlemesini içerir. Kişinin kendi ruhsal gelişimini teşvik etmesi için fırsatlar sunar.
İslamiyette Astral Seyahat
Astral seyahat denilen olayı ruh beden ilişkisi uyku ve rüyalar bağlamında değerlendirmek gerekir. İnsanlık tarihinden beri ruh beden ilişkisi, insanın uykuda durumu ve rüyalar bütün felsefi, dini akımların konusu olmuştur. Ancak henüz bu ilişkinin mahiyeti hakkında pozitif verilere dayalı olarak kesin bir yargıya varılamamıştır.
Mesnevi’nin birçok yerinde, Ahmed Efla-ki’nin “Ariflerin Menkıbeleri” adlı eserinde ve sayısız evliya, ermiş ve veli öykülerinde; ruhun gerek istenildiği zaman, gerekse istemeden bedenden ayrılabildiği anlatılmıştır. Genellikle bu olay keramet ve mucize olarak nitelendirilir. Nefislerini terbiye etmiş insanların bir anda bir çok yerde bulunabilirler. Abdulkadiri Geylani, aynı anda kırktan fazla yerde görüldüğü rivayet edilmiştir. İbni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Ve şöyle der:
Beden nefsin çalışmasına uygun bir hale gelince, ruh bedene gönderilir, istenirse bedenden ayrılır. Tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz.
Bu yazımızda astral seyahati ve dini inançlara göre astral seyahat kavramını ele aldık. Eğer yazımızı beğendiyseniz “Reenkarnasyon Nedir? En İlginç 4 Reenkarnasyon Hikayesi” adlı içeriğimize de göz atmayı unutmayın.