Amnesia The Dark Descent, karanlıklarla dolu, ürkmek isteyenler için güzel bir seçenek olan oyun. Amnesia, Frictional Games tarafından 2010 yılında piyasaya sürülmüş. Hikayesi olan bir korku oyunu. Oyunu oynarken bol bol gerileceğinizden emin olabilirsiniz. Zira oyun firması bunu çok iyi başarmış. Bazen karanlıktan bazen yaratıklardan kaçtığımız bir oyuna hazır olun. Oyunda yağınız ve çakmak kutunuz yoksa geçmiş olsun.
Amnesia The Dark Descent Oynanış ve Hikaye
Kendi hakkında birçok şeyi unutan Daniel. Kasvetli ve karanlık bir kalede gözlerini açar. Etrafta kimse yoktur ve kale neredeyse terk edilmiştir. Neden orada olduğu hakkında ufak bir fikri yoktur. Biraz ilerledikten sonra kendi tarafından kendine yazılmış bir not bulur. Notta kendisinin bilerek Amnesia iksiri içtiği ve her şeyi unuttuğu, Inner Sanctum isimli odayı bulması ve Alexander isimli birini öldürmesi gerektiğinden bahsedilmektedir. Kalede buldukları notlarla ve geçtiği yerler ile unuttukları tekrar geri gelir gibi olan Daniel, yalnızca unuttuklarıyla değil, peşinde olan gölgeyle de başa çıkmalıdır. Gölge ise onu durdurmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Daniel, buldukları notlar ile hem kendine ait bilgileri öğreniyor hem de başka notlar ile Alexander hakkında bilgi sahibi oluyor.
Daniel kazılarda görev alan bir arkeologdur. Bir gün Cezayir‘de arkadaşı Herbert ile görev almış olduğu bir arkeolojik kazı onu hayatının hatasını yapmaya itip, hayatını değiştirecektir. Daniel ile Herbert bu kazı esnasında eski bir lahit bulurlar. Ve bizim pek meraklı baş kahramanımız Daniel, mezarın kapağını kaldırtıp lahitin içine girme hatasına düşer. Ve içine girdiği gibi lahit kapağı üzerine kapanır. Daniel ne olduğunu anlamadan bayılır. Bayıldığı esnada karanlıktan bir şeyin ona doğru parladığını görür. Parlayan şey bir küredir. Gördüklerinden sonra Daniel lanetlenir. Laneti ise gölgedir.
1 2 saat sonra lahit içerisinden çıkarılan Daniel, elinde kürenin bir parçasını tutmaktadır. Kazının ardından Herbert, Daniel’i kendi isteği dışında iyiliğini bahane ederek onu İngiltere‘ye yollar. Daniel, İngitere’de elinde olan küre parçası hakkında bilgi toplamaya çalışır. Bilgi toplarken başkalarından da yardım alan Daniel’in yardım aldığı kişiler gizemli bir şekilde ölür. Daha sonra Herbert’ten çaldığı adres defterindeki herkese küre ile ilgili bilgiler almak için mektup yollar. Ancak kimse yazdığı mektuba geri dönüş yapmaz. Bir kişi dışında. O kişi de Baron Alexander’dan başkası değildir. Mektubuna geri dönüş olarak Alexander: “Peşinde olduğunu biliyorum, sana yardım edebilirim” yazar. Buna inanan Daniel eşyalarını toplar ve Alexander’ın olduğu yere Brennenburg Kalesine gider. Alexander onu kötü emellerine alet eder.
Amnezi ilacını alana kadar her şeyi günlüğüne yazan Daniel, Alexander’ın başına neler açtığını da bu günlüklere yazmıştır. Oyunu oynarken bulduğumuz bu günlükler oyunu anlamamız açısından bize yardımcı olmaktadır. Ancak bulduğumuz her yazı ve günlükle gölge bize bir adım daha yaklaşmaktadır.
Amnesia The Dark Descent oyununda asıl kilit noktamız, Daniel’in beyin ve kalp sağlığı. Karanlıkta kaldığınızda ya da bir yaratık gördüğünüzde kalp atışlarınız hızlanıyor, delilik seviyeniz artmaya başlıyor. Oyunda envanter sistemi var. Işık ile kalabilmek için bol bol çakmak kutusu ve elinizde tuttuğunuz fener için yağ gerekiyor. Fenerinizin yağını ve kibrit kutularınızı iradeli kullanmalısınız yoksa ansızın karanlığa gömülebilirsiniz. Karanlığa gömülmekte Daniel’in iyiliği için hiç iyi olmaz.
Oyunda tamamen kaç ve saklan taktiği uyguluyoruz. Hiçbir şekilde gördüğümüz yaratıklara zarar veremiyoruz. Sadece kaçıyoruz ve karanlık bir köşeye çöküyoruz. Ki zaten oyunun içinde ara ara bununla ilgili hatırlatma yazıları çıkıyor. Düşman geldiğinde saklanın ya da kaçın şeklinde. Feneriniz yanıyorsa yaratığın sizi fark etmemesi için söndürmeniz en iyisi olacak. En gerildiğim kısım da zaten bu yaratıkların çıktığı kısım.
Oyunun hareket tuşları aşina olduğumuz gibi, W, A, S, D. Space ile zıplanıyor. Mouse’un sol tuşu ile nesnelerle etkileşime geçebiliyoruz. Sol tuş ve yön tuşları ile çekmeceleri açıp kapayabiliyor, kapıları itip kapatabiliyoruz. Q ve E tuşu ile bir şeyin arkasından sağa ve sola doğru kafamızı uzatıp bakabiliyoruz. Bunlar yaratıktan saklandığımızda çok işimize yarıyor, yaratık geliyor mu gelmiyor mu diye. Bunun haricinde oyunun bulmacalı olması beni kendine bağladı. Bulmacaları çözerek, kapılar ve geçitler açabiliyoruz. Oyunda fare imleci ile bir şeyleri tutup sürükleyebiliyor ya da fırlatabiliyoruz. Oyunda iki farklı zorluk seviyesi var. Normal olanda yağ ve çakmak kutusu bulmanız kolaydır. Ayrıca yaratıklar sizi fazla zorlamaz. Zor olanda seviyede ise yağ ve çakmak kutusu bulmanız daha zordur. Ve yaratıklar sizi hemen fark edebilmektedir.
Oyunun sonu 3 farklı şekilde bitiyor. İyi, kötü, nötr. Ben hep nötr şekilde bitirdim. İyi olan şeklini bir türlü çözemedim. İyi olan sonda portalı bozuyorsunuz ve Alexander portaldan geçmeden gölge onu öldürüyor. Nötr olan sonda Agrippa isimli bir karakterin kafasını portalın içine atıyorsunuz, Alexander ve Daniel ölüyor. Ancak daha sonra Agrippa, Daniel’i yeniden canlandırıyor. Kötü olan sonda ise Alexander portaldan geçiyor, siz kalıyorsunuz ve gölge sizi öldürüyor. Korku ve gerilim seviyorsanız. Amnesia The Dark Descent oyununu bence oynamalısınız. Şimdiden bol ışıklı ve keyifli oyunlar dilerim. 😊
Oyuna Steam’den sahip olmak için link burada.
Oyuna Epic Games’den sahip olmak için link burada.