Bu yazımızda elektronik müzik ve elektronik müziğin temelinde bulunan P.L.U.R. felsefesini, elektronik müziğin en popüler alt türlerinden Trance, House ve Techno müzik türlerini Almanya özelinde değerlendirdik.
Müzik ve dans, Alman kültürel yaşamının her zaman önemli bir parçası olmuştur. Alman müzisyenler yüzyıllardır müziğe katkıda bulunmuş, müziğin değişiminde oldukça etkili olmuşlardır. Neredeyse tüm elektronik müzik türlerinde uzun bir tarihe ve etkiye sahiptirler. Müzik ve eğlence endüstrisinde olduğu kadar dünya kültüründe de gözle görülür bir iz bırakmışlardır. Öyle ki elektronik müzik türlerinden biri olan Techno müzik, Goethe-Institut tarafından desteklenen kültürel bir ihracattır.
İçerik Başlıkları
Elektronik Müzik Nedir?
Elektronik müzik hem bir müzik türü hem de bir müzik üretme tekniğidir. Üretiminde elektronik müzik enstrümanları ve elektronik müzik teknolojisi kullanılan müzik türüdür. 1940 ve 50’lerde Avrupa ve Amerika’da doğal ve endüstriyel seslerin kaydedilmesi ve düzenlenmesi ile ortaya çıkmıştır. Farklı ses kaynaklarından üretilen ve kaydedilen seslerin istenen müziğin üretilmesinde kullanılması ile elektronik müzik, üretim sürecinde esneklik ve yaratıcılığa imkan sağlamaktadır.
Elektronik müzikten bahsedildiğinde Almanya hem erken bir adaptör hem de diğer ülkeler için öncü ülke konumunda olmuştur. 1960’ların sonlarında ve 1970’lerin başlarına doğru Alman müzisyenler ve teknisyenler, sentezleyicileri (synthesizer) ve örnekleyicileri (sampler) kullanan ve geliştiren ilk kişiler arasında yer almışlardır. Farklı kültürler ve sosyal koşullar, elektronik müziğin farklı yerlerde yarı-eş zamanlı olarak ortaya çıkmasını sağlasa da genelde Almanya özelde de Berlin, Frankfurt, Köln ve Düsseldorf gibi şehirler geçmişten günümüze hem elektronik müzik türünün hem de alt türlerinin vazgeçilmez merkezleri olmuşlardır.
Techno müziğin de içlerinde yer aldığı elektronik müziğin ana akım türleri arasında Trance ve House müzik türü de bulunmaktadır.
P.L.U.R. Felsefesi
Rave ve elektronik müzik etkinlikleri ile ilişkilendirilenler tarafından benimsenen PLUR felsefesi (Peace, Love, Unity, Respect), rave ve elektronik müzik kültürüne dair bir mantra, bir inançtır. Dahil olma, kabul etme, komünalite (topluluğa aitlik) ve farklılığın kutlanması kavramlarıyla karakterize edilir. Müziği ve dansı paylaşanların güvenli ve kapsayıcı bir topluluk oluşturması için hem davranışsal hem de etik bir rehberdir. Dans pistindeki birlik hissinin devamlılığını sağlayan bu felsefe, kendimizi ve dünyayı algılama şeklimizi de değiştirir.
Erken Dönem Elektronik Müzik Türü Krautrock
1960’ların sonlarında ve 1970’lerin başında, minimalist bir elektronik müzik tarzı olarak Krautrock müzik türü sahneye çıktı. Krautrock müzik türü psychedelic (psikedelik) ve progresif rock eğilimlerine sahipti ve elektronik sesler ve caz ile deneysel karışımları içeriyordu.
Krautrock müzik türünün uluslararası üne kavuşan isimleri arasında Tangerine Dream, Can ve Neu! gibi avangard rock grupları, Deutsch Amerikanische Freundschaft ve elektronik müziğin öncülerinden Kraftwerk yer alıyordu. Krautrock müzik türünün Batı Almanya’daki yeraltı müzik sahnelerindeki hakimiyeti 70’lerin başından itibaren giderek arttı.
Krautrock müzik türü için playlist önerimiz: The Sound of Krautrock
Ana Akım Elektronik Müzik Türleri
Trance müzik, 1980’lerde Almanya dans sahnelerinde ortaya çıktı ve 1990’larda tüm Avrupa’ya yayıldı. House müzik, eşcinseller ağırlıklı olarak Afro-Amerikan ve Latinlerin elinde Chicago kulüplerinde doğdu. Techno müzik ise Frankfurt’un yasadışı partilerinden tekno cenneti Berlin’in yeraltı kulüplerine ve Berlin’den de uluslararası bir fenomen olarak tüm dünyaya yayıldı. Doğu ve Batı Almanya’nın gençleri birbirlerine bildikleri dünyaları Trance, House ve Techno müzik türleri ile anlattılar. Elektronik müziğin en popüler alt türlerinden Trance, House ve Techno müziğe gelin biraz daha yakından bakalım.
1. Trance
1980’lerde Almanya’nın elektronik müzik ile olan ilişkisi değişmeye başladı. 1980’lerin sonlarında ve 1990’ların başlarında Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi üzerine sahneye Trance müzik çıktı.
Trans müzik türü yüksek coşku, canlandırıcı telaş ve dinleyicilerin deneyimlediği trans benzeri deneyimler ile karakterize edilen bir müzik türüdür. Trans müzik türünün önde gelen isimleri arasında Sven Väth ve Paul Van Dyk yer almaktadır. Trans müziğin canlandırıcı trans, epik trans, progresif trans gibi alt türleri bulunmaktadır.
Trance müzik türü için playlist önerimiz: The Sound of German Trance
2. House
Günümüz elektronik müziğinin en eski türlerinden biri olan House müzik, ‘’Diskonun İntikamı’’ olarak 1980’lerin başında Chicago’da ortaya çıkmış ve çok hızlı bir şekilde New York ve Detroit gibi Amerika’nın birçok şehrine yayılmıştır. House isminin, Chicago’daki Warehouse kulübünden geldiğine inanılır. Erken dönem House müzik DJ, prodüktör ve müzisyenlerinden Frankie Knuckles, Ron Hardy ve Paul Johnson gibi isimler House müziğin gelişmesinde ve geniş kitlelerce tanınmasında oldukça önemli etkileri olan isimlerdendir. House müziğe farklı bir karakter kazandıran Fransız elektronik müzik ikilisi Daft Punk da House müziğin günümüzdeki başarısının zeminini hazırlamıştır.
Müzikte bir yenilik olarak değil bir gelecek olarak görülen House müzikte funk, electro, soul, electro-pop, disco, pop-disco müzik türlerinin etkileri baskındır. House müziğin Acid house, Afro house, Chicago house, Deep house, Electro house, Progressive house gibi alt türleri bulunmaktadır.
House müzik türü için playlist önerimiz: The Sound of German House
3. Techno
Elektronik müziğin bir diğer alt türü olan Techno müzik, elektronik enstrümanlarla icra edilen bir dans müziği türüdür. Techno müzik, 1970 ve 1980’lerde Alman elektro-pop ve Amerikan house müziğinden evrilmiş ve 1980’lerin ortasında Detroit’de insanların techno müzik olarak adlandırmaya başladıkları sese dönüşmüştür. 1980’lerin sonlarına doğru Batı Almanya’ya gelen Techno müzikte House müzikten farklı olarak Chicago house, Detroit ekolü ve endüstriyel müziğin etkileri görülür. Funk, electro ve pop-disco türlerinin etkileri ise House müzik ile ortaktır.
Amerikalı DJ, besteci ve yapımcı Jeff Mills, tekno müzik için şunları söylemiştir:
Tekno, dans müziği olarak tasarlanmadı. Fütürist bir ifade olarak tasarlandı. Tekno müzik aslında hayal edemeyeceğiniz bir şeydir. Eğer asla duymayı ummayacağınız bir şey duyarsanız, o Tekno’dur.
90’ların tekno dergisi Frontpage’in editörü Jürgen Laarmann ise:
Tekno hoşgörü, cinsiyetçilik ve ırkçılığı kınama gibi kendi değerleriyle evrensel bir dil haline geldi.
Berlin Duvarı’nın Yıkılması, 90’lar ve Techno Müzik
Alman elektronik müziği başlarda herkes için yasadışı yeraltı sahneler ve partiler demekti. Kasım, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte Doğu ve Batı Almanya birleşti. Birleşme sonrası hissedilen özgürlük kesintisiz partilerle kutlandı. Eski boş, kullanılmayan binalar ve kiliseler, endüstriyel kalıntılar, eski fabrikalar, enerji santralleri ve metro istasyonları yeni özgürlüğün sesi olan tekno partilerin ve tekno müziğin vazgeçilmez adresleri oldular.
Techno müzik, 1989’da Almanya’nın ethosu/kültürü ve kolektif kimliklerin bir parçası haline geldi ve yaşanan birleşme, sosyal uyum sürecinde iki farklı kültürden Doğu’nun ve Batı’nın gençlerini bir araya getirdi. Almanya’daki toplumsal yeniden birleşme, duvarın olduğu yerde terk edilmiş bölgelerde yapılan tekno ve dans partileri sayesinde gerçekleşti. Komünal ve hedonist değerlerle bir araya gelen gençler tekno müzik ve partilerle kendilerini içinde yaşadıkları topluma hiç olmadıkları kadar ait hissettiler.
Jürgen Laarmann:
Berlin, bir dizi yıkıcı olayın gerçekleştiği yer olarak biliniyordu. Savaşlar, Nazizm ve Komünizm. Tekno hareketi uzun zamandan beri ilk kez Berlin’in ve aslında Almanya’nın olumlu bir ışık altında tanındığı ve uluslararası çekiciliğe sahip olduğu bir şeydi.
Berlin’deki Tresor kulübünün sahibi Dimitri Hegemann:
Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra tekno, Berlin şehrini değiştirdi. Doğulu çocuklar onu sevdi, Batılı çocuklar onu sevdi ve onunla birbirlerine bağlandılar. Miles Davis’in havalı cazla geldiği Paris’teki İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra olduğu gibi, yeni bir şey denemek için bir şanstı.
1990’lar Berlin, Londra, Chicago, Detroit ve Paris başta olmak üzere tüm şehirler için yepyeni bir müziğin, dansın ve kültürün habercisiydi.
1990’ların ortasında tüm dünyayı hızla etkisi altına almaya başlayan House ve özellikle Avrupa’da 1990’lı yıllarda oldukça popüler hale gelen Techno müziğe olan talep, elektronik ekipman dünyasına da yansımıştı. Davul makineleri (drum machine), sentezleyiciler (synthesizer) ve örnekleyicilerdeki (sampler) gelişmeler House ve Techo müziği de bambaşka konumlara getirdi. Detroit ve Chicago’dan Frankfurt ve Berlin’e doğru yol alan Techno ve Alman elektronik müziği geliştikçe Love Parade ve MayDay gibi festivaller ön plana çıktı. Öne çıkan bu festivaller ile de techno müzik, elektronik müzik ve elektronik dans müziği uluslararası bir fenomen haline geldiler.
Techno müzik türü için playlist önerimiz: The Sound of German Techno
Bir Kültürel Miras Olarak Techno Müzik
2019 yılının sonlarından itibaren Covid-19 pandemisi ile pandemi sebepli kısıtlamalar ve yasaklar, özgür ve yaratıcı Berlin’in ve şehrin kimliğinin bir parçası olan techno müziğin hayatta kalmasını oldukça zorlaştırdı. Bu sebeple, sanatçılar ve girişimcilerden oluşan elektronik dans müziğinin ruhuna ve kültürüne adanmış kar amacı gütmeyen Rave the Planet isimli kuruluş geçtiğimiz günlerde bir kampanya başlattı. Techno müzik kültürünün yok olma tehdidi altında olduğunu düşünen Berlinli DJ ve girişimciler, Birleşmiş Milletler’i onu kurtarmaya çağırdı.
Almanya’nın yeniden birleşme, sosyal uyum ve entegrasyon dönemini tanımlayan müzik türü olması sebebiyle Techno müzik, UNESCO somut olmayan kültürel miras statüsünde (Intangible Cultural Heritage) yer almayı ve bu statü kapsamında korunmayı hak ediyor. UNESCO korumasının bu eski ruhun korunmasında büyük ölçüde yardımcı olması bekleniyor. Eğer başvuru olumlu sonuçlanırsa dünyanın her yerinden ziyaretçileri olan uluslararası üne sahip Tresor ve Berghain gibi kulüpler de kültürel yapılar olarak koruma altına alınacak ve devlet yardımlarından ve diğer fonlardan yararlanabilecek.
Tekno, marjinalleşmiş insanlar için bir sığınak haline geldi ve daha az hoşgörülü yerlerden geldiğinizde, daha hoşgörülü bir yer olarak Berlin’de doğal bir çekicilik vardır.
Techno müziğin kapsayıcı, büyüleyici ve sıradışı dünyasından çıkmayı başarabilirseniz sitemizde yer alan Grunge Nedir? Dağınıklığın Estetik Dışavurumu adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.